EMŞAV POLİSİM DERGİSİ 18. SAYI

EMŞAV Vakfının çıkartmış olduğu Polisim Dergisi'nin yeni sayısında, Emşav tarafından Çalıkuşları Derneğinin de katkılarıyla, deprem bölgesinden Ankara iline gelmiş olan Şehit ve Gazi aileleri için düzenlenen Emşav Geleneksel İftar Yemeğini ve ‘’GEL GÖMELİM SENİ TARİHE DESEM SIĞMAZSIN !’’ adlı ilgili yazım ile değerli Şair Canfer Balçık'ın; ‘’Mahşere Bağlama Gecelerimi ‘’ adlı şiirine tam sayfa yer vermiştir. Tüm yayın ekibine teşekkür ediyoruz.

 

EMŞAV'DAN GMİS'E TAZİYE ZİYARETİ

6 Kasım 2022

Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı (EMŞAV) Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri, Genel Maden İşçileri Sendikası’na (GMİS) taziye ziyaretinde bulunarak Genel Başkan Hakan Yeşil ile görüştü.

EMŞAV Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz, Hukuk İşleri Başkanı Av. Tülay Bekar, Ankara İl Başkanı İsmail Erol, Zonguldak İl Başkanı Erkan Çabri, Ankara Büyükşehir Belediyesi Gazi ve Şehit Aileleri Koordinatörü Ömer Faruk Sanal, Büro-İş Sendikası Onursal Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu ve emekli kurmay albay Canfer Balçık, 6 Kasım 2022 tarihinde GMİS’e taziye ziyaretinde bulundu. Ziyarette, Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tayfun Demir ile Zonguldak Maden Şehit Aileleri Derneği Başkanı Çetin Yiğit de hazır bulundu. EMŞAV Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz, Genel Başkan Yeşil’e vakıflarının plaketini takdim etti. Büro-İş Sendikası Onursal Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu da Genel Başkan Yeşil’e Türk bayrağı ve GMİS bayrağının bulunduğu masa bayrağı hediye etti.

EMŞAV yönetimi, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü’nde meydana gelen grizu faciasında yaşamını yitiren 41 maden işçisi için taziyelerini iletti.

 

WhatsApp_Image_2022-11-15_at_17.03.30.jpg

KDZ. EREĞLİ GAZETECİLER DERNEĞİ, AV. BEKAR’I AĞIRLADI

Çalıkuşları Platformu Başkanı Ankara Barosu avukatlarından Av. Tülay Bekar, Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği’ni ziyaret ederek Başkan Şafak Erel ve yönetim kurulu üyeleriyle bir süre sohbet etti.

Çalıkuşları Platformu Başkanı Ankara Barosu avukatlarından Av. Tülay Bekar, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Sekreter Yardımcısı ve Batı Karadeniz Bölge Sorumlusu Yusuf Arslan, Kdz. Ereğli Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Özcan ile birlikte Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği’ni ziyaret ederek, Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Erel, 2. Başkanlar Recep Akkaya ve Vedat Kılıç, Genel Sekreter Haydar Yağız, Mali Sekreter İlknur Özen, Dernek üyeleri Karikatürist Kurtuluş Ayyıldız, Yeşim Çakır ve Sadettin Yıldızhan, Özgür Erdoğan ile Türkiye ve bölge gündemine ilişkin güzel bir sohbet gerçekleştirdi.
Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı Şafak Erel, ziyarete ilişkin olarak yaptığı açıklamada Kdz. Ereğlili hemşerisi Av. Tülay Bekar ile tanışmaktan ve kendisini ağırlamaktan son derece mutlu olduklarını söyledi. Erel konuşmasında Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği olarak Ereğli’mizin değeri olan hemşerilerimizi zaman zaman ağırlıyoruz. Bu günde Çalıkuşları Platformu Başkanı, Ankara Barosu avukatlarından ve aynı zamanda Türk Metal Sendikası Kdz. Ereğli Şube Başkanı Yakup Yılmaz’ın ablası Av. Tülay Bekar’ı ağırladık. Oldukça donanımlı bir hemşerimizle tanışıp, kendilerini derneğimizde ağırlamaktan çok büyük mutluluk duyduk. Ülkemize ve bölgemize ilişkin ortaya koyduğu fikirlerini ve projelerini bizlerde destekliyoruz. Hemşerimiz Av. Tülay Bekar’ın her zaman yanında olacağımızın bilinmesini isterim” dedi.

Av. Bekar’da Kdz. Ereğli Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Erel ve yönetim kurulu üyeleri ile yaptığı sohbetten büyük keyif aldığını belirterek, güzel düşünceleri ve destekleri için teşekkür etti.
Ziyarette Av. Bekar’a, Karikatür Sanatçısı Kurtuluş Ayyıldız’ın hazırladığı “Alemdar” isimli Alemdar destanını anlatan kitabını hediye edildi. Ziyaret günün anısına çekilen toplu fotoğraf ile sona erdi.

ÇALIKUŞLARI YARDIMLAŞMA VAKFI GENEL BAŞKANI BEKAR EREĞLİ’DE

Çalıkuşları yardımlaşma vakfı başkanı Avukat Tülay Bekar ve Vakıf başkanları heyeti, Kdz Ereğli’de Sivil toplum kuruluşlarını (STK) ziyarette bulundular. 

Çalıkuşu ülkemiz için, çocuklar için, insanlık için, bu dünya için ne yapabiliriz? Kime nasıl yardım eder? Nasıl destek olabiliriz? Sorularını kendilerini bildikleri günden beri yüreklerinde sorgulayan, bireysel olarak bunun için gayret gösteren ve dayanışmanın bu yolda daha sağlam zeminler oluşturacağına inanan 4 arkadaş tarafından 28 Eylül 2012 günü resmen kurulmuştur.

Fikir aşamasında öncelik çocuklarımızın eğitimi iken Çalıkuşu hayata geçtikçe böyle bir oluşumun temel hak ve özgürlükler kapsamında her alanda faaliyet göstermesine karar verilmiştir. Bu karardan sonrada tüm kurucu üyelerimiz Çalıkuşu’nun faaliyet alanlarını destek ve yardıma ihtiyacı olan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara yöneltmiş, hem destek hem aracı kurum olmak adına çalışmalar yürütmektedir.

Çalı kuşları yardımlaşma vakfı, Ereğli’de şube açmak için çalışmalar yaptıkları öğrenildi. Bir hafta önce İYİ Parti kdz Ereğli ilçe başkan yardımcısı, Nazım Kurt ile İYİ Parti Gülüç belde teşkilat başkanı Kadir Türkoğlu Ankara’da İYİ Parti genel merkezini ve Çalı kuşları yardımlaşma vakfı Başkanı Tülay Bekar’ı ziyaret ettiler. Vakıf başkanı Tülay Bekar vakıf başkanlar heyeti ile iadei ziyarette bulunmak, diğer yandan da Çalı kuşları yardımlaşma Vakfı şubesi açmak için çalışmalarda bulunmaktır. İYİ Parti kdz Ereğli ilçe Başkanı DR. Evrim Balbal oğlu tarafından, Çalı kuşları yardımlaşma vakfı Başkanı Tülay Bekar ve vakıf şube başkanlarına akşam yemeği verildi. Yemekte bulunanlar şu isimlerden oluşmaktadır. İYİ Parti kdz Ereğli ilçe başkanı Evrim Balbaloğlu, İYİ Parti ilçe başkan yardımcısı Nazım Kurt, İYİ Parti gülüç belde teşkilat başkanı Kadir Türkoğlu,(EMŞAV) Emniyet şehit aileleri vakfı genel başkanı Abdurrahman Yılmaz,(EMŞAV) Ankara il başkanı İsmail Erol ve eşi Sibel Erol,(EMŞAV) Yönetim kurulu üyesi Nejla Tokgöz, Ankara Büyük şehir Belediye baş danışmanı Ömer Faruk Sanal, Emekli Kurmay Albay canfer Balçık,Esra Kalaycıoğlu,Büro iş sendikası onursal başkanı Haydar Şahin Dokuyucu.

 

AVUKAT BEKAR’DAN İYİ PARTİ GÜLÜÇ BELDE TEŞKİLATINA ZİYARET

Ankara Barosu avukatlarından kdz Ereğli ilçesinin sevilen değeri Avukat Tülay Bekar (ERA HUKUK) İYİ PARTİ Gülüç belde başkanlığını ziyaret etti.

İYİ Parti Gülüç belde teşkilatı Başkanı Kadir Türkoğlu, Avukat Tülay Bekar’a, nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederek plaket takdim etti. Avukat Bekar, Belde Başkanı Türkoğlu’na çalışmalarında başarılar diledi, kendisine takdim edilen plaket için, Başkan Türkoğlu’na teşekkür etti.

 

İYİLİK HEP KAZANACAK !!

ÇALIKUŞU DERNEĞİ SOMALI ÇOCUKLAR İLE

HAYAT AĞACI HAYAT KURTARIYOR

Avukat Tülay Bekar, Kriton Curi Gönüllü Evi’nde, madde bağımlılığı ile mücadele için 40 avukat arkadaşıyla “Hayat Ağacı” projesini hayata geçirdi. Gençleri ölüme götüren bu bağımlılığa karşı 7 gün 24 saat hizmet veren 444 84 98 numaralı çağrı merkezi kuran avukatlar, birçok insanın bu merkez aracılığıyla kendilerine ulaşmasını sağladı.

Av. Tülay Bekâr konuyla ilgili şunları söylüyor: “Uyuşturucu madde bağımlılığı T.C içinde yaşayan gençlere adeta biyolojik soykırım etkisi yapmaktadır. Bitkisel ve sentetik uyuşturucular iç organları tahrip edip zehirliyor, gençler kalp krizi sonunda hayatlarını kaybediyor, uyuşturucu satıcıları gençlerin bulunduğu mekânları örneğin okulları ve üniversite çevrelerini mesken tutuyor, onları bağımlı yapabilmek için 1 TL, 50 kuruşa rengârenk uyuşturucu hapları satıyor. Emniyet verilerine göre okullardaki öğrencilerin üçte biri uyuşturucu müptelası, uyuşturucu kullanma yaşı 6’ya kadar düştü.”

Bekâr Amatemlere başvuranların sayısının 120 bin civarında olduğuna, yatabilen hasta sayısının ise 480 olduğuna dikkat çekerek uzun tedaviler sonunda sadece yüzde 1’inin iyileştiğini belirtti.

Av Tülay Bekar, Hayat Ağacı projesinde yer alan ve destek veren barolar, sivil toplum örgütleri ile farkındalık yaratmak ve çözüm üretmek için çalıştıklarını söyledi.

 

 

 

 

ANNE VE BABALARIN ÇOCUK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

Beypazarı Belediyesi ve Ankara’lılar ve Ankara’ya Hizmet Edenler Derneği (AHİD) kadın kolları seminer düzenledi. 

Beypazarı Belediyesi ve Ankara’lılar ve Ankara’ya Hizmet Edenler Derneği (AHİD) kadın kolları seminer düzenledi. Beypazarı Belediyesi ve Ankara’lılar ve Ankara’ya Hizmet Edenler Derneği (AHİD) kadın kolları’nın düzenlediği seminer Beypazarı Halkevi’nde yapıldı. Seminere AB Hukuk uzmanı ve AHİD Kadın Kolları Genel Başkan Yardımcısı Sanem Arıkan, AHİD Akademi Hukuk Kurulu üyesi Av. Şadan Tutumlu ve AHİD Akademi Hukuk Kurulu Başkanı Av. Tülay Bekar konuşmacı olarak katıldılar.

Seminere Beypazarı Belediye Başkanı M. Cengiz Özalp’in eşi Hamide Özalp, Belediye Meclis Üyesi Vildan Çalışkan, Ak Parti ilçe Kadın Kolları Başkanı Av. Ayla Yurdakul, AHİD Kadın Kolları Genel Başkanı Ferda Çakmaklıoğlu,  AHİD Kadın Kolları Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Yıldız ve vatandaşlar katıldılar.

Düzenlenen seminerde Anne baba tutumları ve çocuğun gelişimine etkileri, çocuk psikolojisi, kadın hakları, kadın ve çocukları koruyan yasalar hakkında bilgiler verilerek katılımcıların soruları yanıtlandı. Hamide Özalp seminer sonrası konuşmacılara teşekkür ederek, çeşitli hediyeler ve çiçek takdim etti. Hamide Özalp “AHİD ile ilişkilerimizi sürdüreceğiz, ortak projeler yapmayı planlıyoruz. AHİD Kadın Kolları Başkan Yardımcımız Sanem hanıma Beypazarı’na verdiği desteklerden dolayı Belediye Başkanımız Cengiz Özalp adına da teşekkür ediyorum” dedi. 

 

 

 

 

ÇALIKUŞLARI PLATFORMU: ''ÇALIKUŞLARI UMUDUN KANATLARIDIR''

Bir sivil toplum kuruluşu olan Çalıkuşları Platformu, 3 yıldan bu yana hassas gruplar olan kadınlar, çocuklar ve kendi ülkelerindeki savaşlardan dolayı Türkiye’ye sığınan sığınmacılara yönelik çalışmalar yapan bir kuruluş. Platformun kurucularından Avukat Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu ile yaptığımız söyleşide platformun yakın zamanda hazırladığı projelere ilişkin bilgiler aldık.

Gazetemize Çalıkuşları Platformu’na ilişkin açıklamalarda bulunan av. Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu, hassas gruplara ilişkin çalışmalarına devam edeceklerini ifade ederek, “20 milyon çocuk var, her birine ulaşmamız imkânsız ama biz inanıyoruz ki bir tanesine bile dokunmak dalga etkisi yaratacaktır. Bunun için biz çalıkuşları umudun kanatlarıdır diyoruz” dediler.

“BİR TANE ÇOCUĞA BİLE DOKUNMAK DALGA ETKİSİ YARATACAKTIR”

ÖNCELİKLE ÇALIKUŞLARI PLATFORMU’NUN AMAÇLARINDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

Tülay Bekar: Çalıkuşu Atatürk’ün defalarca okumaktan zevk aldığı bir kitap. Bu bizim için çok önemli. Yola çıktığımızda da dedik ki hepimiz sıradanız, ama birlikte çok güçlüyüz. Kesinlikle amacımız gelecek nesillerin çağdaş bir ülkede Atatürk ilkelerine sahip çıkarak yaşayabilmelerini sağlamak. Bizim dönemin yaptığı hataları gelecek nesillerin de tekrarlamasını istemiyoruz. Biz çünkü hatalarımızı hep gelecek nesillere yükledik ve bu kesinlikle yaptığımız en büyük hatamızdı. Bundan dolayı çocuklarımızın hayal kurma haklarını onlara teslim etmek için çalışıyoruz. Bunu yaparken de hassas grupların hassasiyetlerini, çıkar amaçlı örgütleri kullanmalarına izin vermemek için çabalıyoruz. 20 milyon çocuk var, her birine ulaşmamız imkânsız ama ben inanıyorum ki bir tanesine bile dokunmak dalga etkisi yaratacaktır. Bunun için biz çalıkuşları umudun kanatlarıdır diyoruz.

Yakın zamanda hayata geçireceğiniz projeniz var ise bahsedebilir misiniz?

Tülay Bekar: En yakın projemiz 26-27 Aralık tarihlerinde Orhan Karaveli, Atatürk’ün hayatını anlatacağı projemiz olacak. Çünkü Orhan Karaveli 1930 doğumlu ve neredeyse Cumhuriyetle yaşıt. Atatürk’ü en iyi anlatacak isimlerden birisi, kendisi ayrıca Atatürk’le vakit geçirmiş ve Atatürk’ün saçlarını okşadığı kişidir. Kendisi hatta anılarının birinde annesinin kendisine sürekli sokağa tertipli, düzenli bir şekilde çıkmasını söylermiş. Nedeni ise Atatürk ile her an karşılaşma ihtimallerinin olduğundan dolayı imiş. Biz de Orhan Karaveli bir Ankaralı seymen olarak Atatürk’ü anlatacak en iyi isimlerden biri olduğu için 26 ve 27 Aralık tarihlerinde Ankara Kulübü ile birlikte Çalıkuşları Platformu olarak Atatürk üzerine söyleşi yapacağız.

Haydar Şahindokuyucu: Sinan Meydan ile de bir söyleşi hazırlığı içerisindeyiz. Sinan Meydan ise Turgut Özakman’ı kaybettikten sonra Türkiye’de tarih anlatabilecek nadir isimlerin arasında yer alıyor. Sinan Meydan da 26-27 Aralık tarihleri arasında yapılacak söyleşide yer alacak.

Çalıkuşları Platformu olarak Kent Konseyi’nde de yer alıyorsunuz. Biraz bahsedebilir misiniz?

Haydar Şahindokuyucu: Çalıkuşları Platformu, Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne başkan olması ile birlikte başlayan katılımcı belediyecilik anlayışının bir sonucu olan ve giderek faal hale getirilen Kent Konseyi’nin üyesi oldu. Kent Konseyi de Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne fikri anlamda katkı sunan bir oluşum. Kent Konseyleri bir danışma organı gibi hareket ediyor ve bir yaptırım gücü yok. Mansur Yavaş’ın bu anlamdaki kararlı tutumu bizi de cesaretlendirdi ve bizde platform olarak konseyde yer almaya karar verdik.

Tülay Bekar: Kent Konseyi’ne eğitim, kadın ve çocuk konusunda katkı sunmayı planlıyoruz. Biz eğitim ile ilgili konularda farkındalık yaratmak ve bilinçlenmeyi sağlamak istiyoruz. Bunun için de çocukların tarihimizi doğru bir şekilde öğrenmelerini arzuluyoruz. Çocuklar ne zaman ki tarihi doğru bir şekilde öğrenirler onların içindeki bilme isteği de yaşamaya devam edecektir.

“KENT KONSEYİ’NE BAŞKENT’İN TARİHİ ÖNEMİ İLE İLGİLİ PROJELER SUNDUK”

Haydar Şahindokuyucu: Yerellerde ulusal kurtuluş mücadelesinde önemli roller üstlenmiş ama tarih henüz onları kaydedip gün yüzüne çıkartamamış birçok isim var. Yereldeki hikayelerde anıtlaşmış hikayeler var. Bu insanların hak ettiği değeri görmesi ve yerel ile tarihi bağlarının ortaya çıkması aslında ulusal birlik ve beraberliğe de müthiş bir katkı sağlayacaktır. Bunu da anlatabilmek gerekiyor. Oradan da hareketle küçük gibi gözüken ama aslında önemli olan hikayeleri paylaşmak gerekiyor.

Çalıkuşları Platformu olarak Kent Konseyi’ne Başkent’in ulusal kurtuluş mücadelesindeki öneminin ortaya konulması gerektiğini belirttik. Ankara bozkırın ortasında umutların yeşerdiği yerdir. Bu noktadan bakıldığında Ankara önemli bir şehirdir. Öte yandan günümüzde tarihe yeterince önem verilmiyor ve bu konu ile ilgili bir duyarsızlık hasıl oldu. Buradan hareketle bizde Ankara metrolarında tarihi bilincimizi artıracak projeleri Kent Konseyi’ne önerdik. Moskova metrolarını bilen bilir, metroda seyahat eden edebiyatın, tarihin içinde de seyahat eder. Ankara’nın raylı sistemlerinde günlük 500 bin kişi yol alıyor. Bu sürecin içerisinde kara betonlara bakmak yerine trenin hızına göre filmografik bir yapının metronun tünel duvarlarına yerleştirilmesi gerektiğini önerdik. Filmografik yapının içinde ise ulusal kurtuluş mücadelemiz, aydınlanma mücadelemiz ile ilgili bir senaryosu olan, fotografik olarak çalışılmış görüntülerin yer almasını önerdik. Sabahları somurtkan bir yüzle seyahat etmektense metronun duvarlarında tarihsel bilgileri fotografik olarak görmek eminim hepimize iyi gelecektir.

“ALIŞILDIK TARİH ÖĞRETİSİNİN DIŞINDA BİR TARİH ÖĞRETİSİNE İHTİYAÇ VAR”

Tarihimi Öğreniyorum isimli projenizden bahsedebilir misiniz?

Haydar Şahindokuyucu: Tarihimi Öğreniyorum projesi Atatürk’ü, Cumhuriyet tarihini, kuruluş ve kurtuluş mücadelemizi anlatmak adına oluşturulmuş bir proje olarak yer alıyor. Bunu hem görsel hem de yazılı şekilde anlatmayı düşünüyoruz. Kurtuluş Savaş ulusal bağımsızlığın elde edilmesi noktasında birçok ülkeyi etkileyen bir savaştı. Çocuklar da tarihi bilgisayarlardan, televizyonlardan öğreniyorlar. Biz ise gelenekselleşmiş anma etkinliği ile tarih kitaplarına sıkıştırılan tarih anlatısının dışında bir tarih anlayışına muhakkak ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Yani alışıldık tarih öğretisinin dışında bir tarih öğretisine ihtiyaç var. Bunun için de savaşların geçtiği alanlarda o savaşları hissederek öğretmenin daha uygun olacağı kanısındayız. Örneğin Çanakkale’ye gidildiğinde oradaki uhrevi hava muhakkak sezinlenir. Bizim çocuklarımız neden tarihi böyle öğrenmesinler? Savaşların geçtiği yerlerde biz farklı bir tarih deneyimini özellikle lise çağındaki öğrencilerimize sunmak istiyoruz. Pilot proje olarak uygulanıp, yaygınlaştırılacak bir proje olacak. Çeşitli kurum ve kuruluşların da destek çıkması ile daha da büyütülecek bir proje olacak. Erzurum Kongresi’nin yapıldığı yerden tutun da Anıtkabir’e kadar uzanan bir proje planlıyoruz.

Tülay Bekar: Bu proje ile gençlerimize Sakarya Savaşı nerede yapıldı dediğimiz anda onlardan Sakarya’da yapılmıştır cevabını almamak için Tarihimi Öğreniyorum projesini büyütmek istiyoruz.

Son olarak ise Suzan Mehmet Gönç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bin öğrencisi olan bir okul. Çok fazla ikili anlaşma yaptık liseyle. Kişisel iletişim, sanat, hukuk ve adalet üzerine onlarla birçok çalışma yapacağız. Her hafta bir çalıkuşu derslere girerek bin tane öğrenci ile etkileşimde olacak. Nitelikli gönüllülerden oluşan bir kadromuz var ve bin öğrenci ile bahsettiğim kadromuz ilgilenecek.

Şimdilik projelerimiz bunlar ve Çalıkuşları Platformu olarak projelerimizi artırarak yol almaya devam edeceğiz. Size de ilginizden dolayı çok teşekkür ediyoruz. (Türkan ÇATAL YILDIZ) 

ÇALIKUŞLARI PLATFORMU: İYİLİK BULAŞICIDIR

Bir sivil toplum kuruluşu olan Çalıkuşları Platformu, 3 yıldan bu yana hassas gruplar olan kadınlar, çocuklar ve kendi ülkelerindeki savaşlardan dolayı Türkiye’ye sığınan sığınmacılara yönelik çalışmalar yapan bir kuruluş. Platformun kurucularından Avukat Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu ile yaptığımız söyleşide iyiliğin bulaşıcı olduğu ifade edilerek, ileriye yönelik çok güzel projelerin hazırlandığı belirtildi.

Çalıkuşları Platformu 3 yıldan bu yana hassas gruplar için çalışmalar yürüten bir sivil toplum kuruluşu. Yaptıkları iyilikleri reklam olarak kullanmadıklarını, basınla çok paylaşmadıklarını ifade eden platform, “Esas olan bir elin verdiğini diğer elin görmemesidir” ifadelerini kullandı. Gazetemize Çalıkuşları Platformu’na ilişkin açıklamalarda bulunan av. Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu şunları anlattı.

NEDEN ÇALIKUŞLARI PLATFORMU?

Öncelikle platformun ismini neden çalıkuşları koyduklarına ilişkin konuşan Tülay Bekar bunun için 3 sebep sıraladı. İlk sebebin Mustafa Kemal Atatürk’ün, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını uyumadan önce muhakkak birkaç sayfasını uyuyarak uyuduğunu ifade eden Bekar diğer nedenlere dair şunları söyledi:

“İkinci neden ise kitaptaki Feride karakterinin İstanbul’un lüks yaşantısını bırakıp eğitim gönüllüsü olarak Anadolu’nun tozlu yollarına cesur bir kadın olarak gitmiş olması. Bizim için 3’üncü neden ise kuşların yaşam şekline bakıldığında genelde yuvayı dişi kuş bekler, ama çalıkuşlarında öyle değil. Erkek ve dişi beraber nöbetleşe yuvalarını beklerler. Aynı zamanda çalıkuşları sahte yuva yaparak kendilerini tehlikelerden korurlar, kendilerini bu şekilde güvende tutarlar. Biz ise yıllardır ülkemiz için çalışmalar yapıyoruz. Türkiye daha iyi olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları iyi bir noktaya gelsinler istiyoruz. Bizler okumuş aydınlar olarak bu ülkeye borcumuzun olduğunu düşünüyoruz. Bundan dolayı Çalıkuşları Platformu’nu kurduk ve az önce saydığım sebeplerden ötürü de bu ismi koyduk.”

“BİR ELİN VERDİĞİNİ DİĞER EL GÖRMEZ”

3 yıl önce kurulan platformun 3 yıl içerisinde yaptıklarına değinen Tülay Bekar özetle şunları anlattı:

“O kadar çok sorun var ki… Şiddet, istismar, uyuşturucu ile mücadele, sığınmacılar ile ilgili sorunlar. Bunlara baktığımızda şunu fark ettik. Bu gruplar özellikleri olan gruplar. Örneğin sığınmacılar, çocuklar ya da kadınlar… Hassas noktaları var, bu noktaları ekonomik suç örgütleri, terör örgütleri ve radikal dinci örgütler bize karşı kullanabiliyorlar. Babür Caddesi’nde bulunan Tandoğan Okulu’nda biz bunu çok iyi gözlemledik. Biz de düşündük ki o terör örgütlerinin bu hassas noktalarla oynamalarına izin vermemeliyiz. Bunun için de elimizi taşın altına soktuk.

Neler mi yaptık?

Babür Caddesi, eskiden Çinçin diye adlandırılan bölge burası. Bu caddede bulunan 380 öğrencili Tandoğan Ortaokulu etrafında uyuşturucu satıcılarının yer aldığı bir okul. Oraya öğrencileri ziyarete gittik ve fark ettik ki çocukların ebeveynleri cezaevinde. Ve o çocuklar sömürüye açık bir alandalar, o çocukları uyuşturucu satıcısı olarak kullanılıyorlar. Çocuklara rol model olarak ressam, Yargıtay üyesi, sendika genel başkanı, sanatçı ve aklınıza gelecek bütün mesleklerden rol modeller götürdük. Öğrencilerle görüşmeye giden rol modellerden sonra o çocukların her biri o kadar güzel hayaller kurmaya başladılar ki… Burası uyuşturucunun satıldığı bir bölge olarak biliniyor ve oradaki çocuklar buna maruz kalan çocuklar.

Bunu esasında o çocukların lehine düzeltmek de sosyal devlet ilkesine göre devletin görevi. Buna baktığınız zaman, yapılan iyilikler küçük gibi gözüküyor, öyle değil. Zaten kelebek etkisi de böyle bir şey. Birde aracı olduğumuz çoğu iyilikleri paylaşmıyoruz, anlatmıyoruz. Çünkü bir elin verdiğini diğer el görmez.”

“DOKUNABİLDİĞİMİZ KADAR HERKESE DOKUNMAK İSTİYORUZ”

Konuşmasına devam eden Tülay Bekar şunları anlattı:

“Sığınmacılar örneğin… Ülkemizde 4 milyona yakın sığınmacı var. Fakat sığınmacıların uyum süreci henüz tamamlanmış değil. Uyum sağlanmaması ile de kendilerinin ve bizim aleyhimize dönüşü olmayan sonuçlar doğuruyorlar. Birde bu noktada söylenmesi gereken ise kayıtsız olarak Türkiye’de yaşayan sığınmacılar. Onları da bir çocuk örneğin kolunu iş makinesine kaptırdığında öğrenebiliyoruz. Bu ne kadar acı. İşte biz dokunabildiğimiz kadar herkese dokunmak istiyoruz.

Tabi sorun o kadar çok ki… Biz bunların hepsiyle baş edemeyiz, ama yürekten kime dokunursak ve ellerini tutarsak bizim için iyidir diye düşünerek Çalıkuşları Platformu olarak yola çıktık.”

ŞAHİNDOKUYUCU: ÇALIKUŞLARI UMUDUN KANATLARIDIR

Platformun sözcülerinden Haydar Şahindokuyucu ise Çalıkuşu Platformu’nun farklı disiplinlerden gelen insanların başlattığı bir vicdan hareketi olduğuna değinerek şunları anlattı: “Çalıkuşları umudun kanatlarıdır. Bugün için yürek, umut gibi kavramlar umudun karartıldığı bir dönemden geçtiğimiz süreçte çok önemli kavramlar haline geldiler. Neden böyle bir ihtiyaç doğdu? Toplumun içerisinden geçtiği süreç bir tarafa kapitalizmin insanları yalnızlaştırdığı süreçte bizim toplumsal değerlerimizi koruyabildiğimiz anlayışın bir anlamda dışa vurumudur. Toplumsal sorunlara karşı duyarsız kalmayan, bunu fiiliyata dökmek isteyen, farklı disiplinlerden insanların bir araya gelerek kurduğu bir oluşumuz.

Yürek hareketinde pozitif ayrımcılık yapılması gereken kadın ve çocuklardan yana tavır koyuyoruz ve vicdanları harekete geçiriyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden tutun kadınlara ve çocuklara karşı sömürüye karşı mücadele yürütüyoruz. Biz yaptıklarımızı reklamsız, basına ihtiyaç duymadan yaparak 3 seneden beri yol alıyoruz. Bundan sonraki hareket tarzımız da eşitlikçi, toplumsal duyarlılığı artırmaya yönelik bir örgütlenme modeliyle yol alarak olacaktır. Bu anlamda hepimiz çok heyecanlıyız.”

HAKKARİ’DE 700 ÖĞRENCİLİ OKULA BİLGİSAYAR TEMİN EDİLDİ

Platform olarak yaptıklarını anlatmaya devam eden Tülay Bekar ise Hakkari’nin Derecik Belediyesi’nin kendilerinden bilgisayar talebinde bulunduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “Bize bir telefon geldi ve 700 öğrencili Derecik Belediyesi’nde okulda bilgisayar olmadığı söylendi. Bunun üzerine ben de Milli Eğitim Bakanlığı’na ulaştım ve durumu ilettim. İşin kötüsü de oradaki çocuklar devletin kendilerini sevmediklerine dair serzenişlerde bulunuyorlardı. MEB Müsteşarı konuyu araştırınca gerçekten o okulda bilgisayar olmadığı fark edildi. 15 gün içerisinde gerçekleştirdiğimiz telefon trafiği ile o okula bilgisayarların ulaşmasını sağladık ve o çocukların neredeyse hepsinin bilgisayarının olmasına vesile olduk. Böylelikle terörün en azından o bölgeyi ele geçirmesini de engellemiş olduk. Çünkü terör eşitsizlik zaafından faydalanmayı çok iyi biliyor ve biz o bölgede ona izin vermedik.”

“ÇOCUKLARIN HATIRALARINDA GÜZEL ŞEYLERE YER AÇMAK LAZIM”

Tekrar sözü alan Haydar Şahindokuyucu ise ülkesine aşkla bağlı insanların yine bu ülkenin kadınları ve çocukları için bir şeyler yapma arzusu ile dolu olduklarını belirterek, “Bizim ülkemizle olan kaygılarımız söz konusuysa bunun için çeşitli refleksler ortaya konulmalıydı. Bizim dokunabildiğimiz her kadın ve çocuğun hayatına Atatürk’ün aydınlanma felsefesinin de oluşması için de çaba harcamamız gerekiyordu. Yani biz oraya dokunup çıktığımız zaman orada çiçekler açmalıydı. Tamamen bu felsefe ile yol alıyoruz” dedi.

Soma’da maden kazasında hayatını kaybeden maden işçilerinin çocuklarını Ankara’ya davet ettiklerini ifade eden Şahindokuyucu, “Onları I. Meclise götürdük, sonrasında Anıtkabir’i gezdirdik, bununla birlikte konaklamaları-yemekleri sendikalar tarafından karşılandı. Soma’dan gelen çocuklar için harcanan para 20 bin liraydı ama biz hiç para harcamadık. Para harcayan Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Türk İş ve Başkent Üniversitesi oldu. Biz sadece aracı olduk. Ve o çocuklar muhteşem bir gün geçirdiler. Biz ise buna vesile olmaktan dolayı büyük mutluluk yaşadık” diye konuştu.

Son olarak, çocukların hatıralarında güzel şeylere yer açmak lazım ifadelerini kullanan Şahindokuyucu sözlerini şöyle bitirdi: “Biz de o çocukların hatıralarında güzel olarak yer alacağız. İnsanların iyilik yapma ihtiyacı içerisinde olması da bize bu konuda çok yardımcı oluyor. Ülkemizin olağanüstü dönemlerden geçtiği dönemde olağan davranışlarla bu dönem atlatılamaz. Olağandışı, sıra dışı yüreklerle, duygu haliyle bu dönem atlatılabilir. Biz 3 yıldır sessizce yol alıyoruz ve kimseye bunu da duyurmuyoruz. Birçok sivil toplum kuruluşlarıyla da çalışmalar yürütüyoruz. Birçok projelerimiz var ilerisi için, en kısa sürede hepsini bir bir yapmaya başlayacağız. Size de bize bu imkanı tanıdığınız için çok teşekkür ediyoruz.” (Türkan ÇATAL YILDIZ) 

BU ÇOCUĞUN ÇIĞLIĞINI DUYUN !!!

İstismar ettiği kızıyla babanın görüşebilecek olmasına itiraz eden Avukat Tülay Bekar "Babanın onunla görüşmesi çocuğun ölmesi demek. Çocuğa bunu yapmayın" diyerek yetkililere seslendi.

 

Annenin yıllar süren hukuk mücadelesi sonucu, kızını istismar suçlamasıyla 50 yıl hapis cezası alan baba istinaf mahkemesinden çıkan kararla tahliye edildi. O babanın şimdi çocuğu görmesi söz konusu!

Babasının nitelikli cinsel istismarını, açık bir biçimde anlatan kız çocuğunun resimleri gazetemizde manşet olmuş, okuyanları sarsmıştı. Çocuğun istismara uğradığına dair pek çok bilimsel rapor olmasına rağmen hukuk garabetleri yüzünden baba serbest bırakılmıştı. Şimdi ise babanın çocuğu “yasal olarak” görme hakkı elde edebilmesi gündemde.

Babanın kızını istismarı, annenin verdiği uzun hukuk mücadelesiyle dava konusu haline gelebildi. 3 yılı aşkın süre devam eden yargılama boyunca hiç tutuklanmayan baba, ancak 50 yıl hüküm verildikten sonra tutuklanabildi. Normalde 1 yıldan az sürede karar veremeyen istinaf mahkemesi 2 ay gibi rekor bir hızla dosyayı görüşüp babaya verilen cezayı bozarak, serbest bırakılmasına yol açtı. İstinaf mahkemesinin 50 yıllık cezayı bozma nedeni, dava görülürken, 2017 yılının kasım ayında kanun hükmünde kararname ile Ceza Muhakemeleri Kanunu’na eklenen bir cümlelik düzenleme. Bu düzenlemeye göre Cumhuriyet Başsavcılığı “Kovuşturmaya yer olmadığı” gerekçesiyle bir dosyayı kapatmışsa, bu dosyanın bir kamu davası olarak açılabilmesi için sulh ceza hakimliğinden izin almak gerekiyor. 

HERKES BİRBİRİNE GÖNDERİYOR, ARADA ÇOCUĞUN HAYATI KALIYOR

İstinaf mahkemesinin kararının ardından anne ve Aile Bakanlığı, Sulh Ceza Hakimliğine gerekli yargılama izninin verilmesi için başvuruda bulundu.

Küçük kızın çizdiği resimler, kaleme aldığı mektupların anımsatıldığı başvuruda, bu resim ve mektupların onun elinden çıktığını gösteren adli tıp raporları hatırlatıldı.

Ayrıca istismar sanığına 50 yıllık cezayı veren İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi de dosya durduğu için Sulh Ceza Hakimliğine başvuruda bulundu.

Sulh Ceza Hakimliği ise ‘Biz buna karışmayız, bu aile içi şiddet meselesi’ diyerek dosyayı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Bürosuna gönderdi. Büro da ‘Biz yetkili değiliz’ diyerek dosyayı tekrar İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi, yani 50 yıllık ceza kararını veren ve kararı bozulan mahkemeye...  Şimdi 6. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyayı tekrar Sulh Ceza Hakimliğine göndermesi bekleniyor.

Dava boyunca anne ile birlikte hukuk savaşı veren Avukat Tülay Bekar gazetemize konuştu. “Bir süre sonra 6. Ağır Ceza Mahkemesi ‘Ben devam edemeyeceğim, çünkü sulh ceza hakimliği bir karar vermiyor’ diyebilir. Böyle olursa istismar sanığı baba hakkındaki yurt dışı yasağı kaldırılacak. Ve o baba kişisel iletişim kurma kararı alıp, çocukla yeniden görüşmek isteyecek. 15 günde tahliye olan bir adam 15 günde çocukla görüşme kararı da alır. Hukuken açıklayamıyorum ben bu olanları, çaresizim.” dedi.

BİR AVUKATIN HUKUK İSYANI: ÇOCUĞUN ÇIĞLIKLARINI DUYUN

İstismardan hüküm giyen ancak hüküm kararı istinaf mahkemesi tarafından rekor bir hızla bozulan babanın avukatlığını Deniz Feneri davasından bilinen bir avukatın yaptığı da gündeme gelmişti. Kız Çocuğunun Avukatı Tülay Bekar şöyle sesleniyor: “Hukuk adına utanç duyuyorum. Bu sürecin normal olmadığını açıkça söylemeliyim. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına, Cumhurbaşkanlığına, Adalet Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığına dilekçe verdik, randevu da talep edeceğiz. Bir kurumdan birinin bizi görüp dikkate almasını bekliyoruz. Bu çocuğun ıstırabı görülsün, buradan açık çağrı yapıyorum, duyun bu sesi. Bakın biz artık yargılamanın yeniden başlamasına, çocuğun yaşadıklarını yeniden anlatmasına razı hale geldik. Çocuk daha reşit değil, babanın onunla görüşmesi artık çocuğun ölmesi demek. Bunu ona yapmayın. Sesimiz soğuk dosyalar arasında, hukuk döngüsünde kaybolmasın...”

NE OLMUŞTU?

Anne A, şiddet yüzünden C.Ö.K’den 2014’te boşandı. İki çocuğun velayetini aldı, babaya çocukları görme hakkı verildi. 2014 yılında çocuklar babalarının yanından döndüğünde annenin dikkatiyle o zaman 5.5 yaşında olan kızının istismara uğradığı, “Anneni öldürürüm” dediği için de çocuğun yaşananları anlatmakta zorluk çektiği ortaya çıktı. Annenin 7 Ağustos 2014 tarihinde yaptığı şikayet ile hukuk mücadelesi başladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturmada çocuk ilk ifadesinde yaşadıklarını anlatamayınca savcılık yetkisizlik kararı verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet “Yeterli şüphe oluşturacak delil olmadığı” gerekçesiyle dikkate alınmadı. Anne itiraz etti, İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği itirazı reddetti. Anne Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinin hazırladığı, çocuğun istismara uğradığını ortaya koyan raporla yeniden başvuru yaptı, “Daha önce de başvuru yapmışsınız, kovuşturmaya yer yok” kararı vererek dosyayı yeniden kapattı. Anne yine itiraz etti, itiraz yine reddedildi. Anne bu kez de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir rehabilitasyon merkezi ve Yenimahalle Devlet Hastanesi Çocuk İzlem Merkezinden çocuğun cinsel istismara uğradığına dair kuvvetli şüphe olduğuna dair raporlarla başvuru yaptı. Çocuğun istismarını ortaya koyan farklı raporlarla tam 3 kez başvuru yapan, Yargıtaya, Anayasa Mahkemesine giden annenin yüzüne adalet kapısı her seferinde kapandı. Kanun yararına bozma yoluna gidilince 2 yıllık baş döndürücü adalet mücadelesinin sonucunda 2016 yılında kamu davası açılabildi.

Hukuk savaşına dönen davada çocuk defalarca ifade vermek zorunda kaldı, mahkeme 3 yılın sonunda 10 Temmuz 2019’da babaya 60 yıl 9 ay hapis cezası verdi, ceza 50 yıl 7 ay 15 güne indirildi. Baba tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Karardan kısa bir süre sonra babanın yaptığı başvuruyla istinaf mahkemesi cezayı, üstelik bir üst mahkemeye başvurma yolunu da kapatarak bozdu! Karar sonucunda 50 yıla mahkum edilen ve sadece 4 ay tutuklu kalan istismar sanığı 22 Kasım’da tahliye edildi.

 

GELİNCİK MERKEZİ GÖNÜLLÜ AVUKATLAR SERTİFİKA TÖRENİ

Ankara Barosu’nun şiddet mağduru kadın ve çocuklara destek olmak üzere hayata geçirdiği Gelincik Projesi, meslektaşlarımızın desteğiyle büyüyor.

Gelincik Projesi kapsamında gönüllü avukat olmak üzere verilen eğitim seminerine katılan 90 avukattan yazılı ve sözlü sınavda başarılı olanlar, 21 Nisan tarihinde Doç. Dr. Recep Tayfun tarafından verilen İletişim Teknikleri konulu eğitimin ardından ABEM’ de düzenlenen törenle sertifikalarını aldı. Gönüllü avukatlara sertifikaları Gelincik Projesi Başkanı Avukat Hilal Akdeniz, Başkan Yardımcıları Avukat Şadan Tutumlu ve Avukat Tülay Bekar ile Doç. Dr. Recep Tayfun tarafından takdim edildi.

İlerleyen günlerde Merkez’de göreve başlayacak avukatlar ile Gelincik Projesi’nde görev alan gönüllü avukat sayısı 250 oldu.

 

 

 

6.5 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUNU İSTİSMAR EDEN BABA İSTİNAFÇA AKLANDI !!!

 

5 yıl süren hukuk mücadelesi sonucu 6.5 yaşındaki kızına istismar suçundan 50 yıl hapis cezası alan sanığı istinaf mahkemesi akladı.

6.5 yaşındaki kızına cinsel istismarda bulunmakla suçlanan adama verilen 50 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ikinci kez bozuldu. Dava annenin iki yıl süren mücadelesi sonucunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının dosyaya müdahil olmasıyla açılabilmişti. Üç yıl süren yargılama sonucunda 50 yıl hapse mahkum edilen baba, iki ay gibi rekor bir hızla verilen istinaf mahkemesi kararıyla serbest kaldı. Sanık, yeniden yapılan yargılama sonucunda yine suçlu bulundu ve yine 50 yıl hapis cezası aldı. Ancak aynı istinaf mahkemesi aynı üyelerle yine devredeydi. Mahkeme ayrıntılı raporlara rağmen “Yeterli delil oluşmadığı kanaatiyle” beraat kararı verdi.

Dosyayı Yargıtaya taşımak için hazırlık yapan Avukat Tülay Bekar, karar için “32 yıllık meslek hayatımla açıklayabileceğim bir karar değil. Mahkeme dosyadaki neye inanmamış bilmiyorum, kararda da yok. Raporları nasıl dikkate almadılar bilmiyorum. Anlaşılan o ki ‘Sanığa inanmış olan birileri yine devrede” yorumunda bulundu.

DAVA 2 YIL SONRA AÇILABİLDİ

Süreç 2014’te başladı. Anne A.Ş, 2014’te, eşi C.Ö.K’den anlaşmalı olarak boşandı. İki çocuğun velayeti annede kaldı ve babalara da çocukları görme hakkı verildi. Aynı yıl temmuz ayında çocuklar 1 ay babalarının yanında kaldı. Anne A.Ş, döndüklerinde 2007 doğumlu küçük kızının bedenindeki morlukları fark etti. O güne kadar yaşadıklarını babasının “Anneni öldürürüm” tehdidi yüzünden anlatamadığını söyleyen çocuk yaşadıklarını annesine anlattı. Anne hemen suç duyurusunda bulundu, ancak sonrası hiç kolay olmadı.

7 Ağustos 2014 tarihli ilk soruşturma hemen kapatıldı. Gerekçe, ‘Delil yetersizliği’ idi. Ardından İstanbul’da suç duyurusunda bulunuldu. Küçük kız yaşadıklarını burada da anlattı ama İstanbul Başsavcılığı da takipsizlik kararı verdi. Gerekçe, yine ‘Delil yetersizliği’ oldu. Karara yapılan itiraz da İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğince reddedildi.

Anne Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden rapor aldı, rapor çocuğun babası tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını açık biçimde ortaya koyuyordu. Çocuk, yaşadığı istismarı çizdiği resimlerle ayrıntılı biçimde anlatmıştı.

Anne, bu raporla yeniden Ankara Başsavcılığına başvurdu. Savcılık, yetkisizlik kararı verdi, dosya babanın bulunduğu İstanbul’a gönderildi. İstanbul Başsavcılığı yeni raporları dikkate dahi almadan “Daha önce de başvuru yapmışsınız, mükerrer suçlama, kovuşturmaya yer yok” dedi, dosyayı kapattı. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz da yine reddedildi.

SANIĞI İLİŞKİLERİ Mİ KORUDU?

Adeta ‘bir el’ soruşturmaların açılmasına engel oluyordu. Bu arada Deniz Feneri Derneğinin bazı yöneticilerinin sanık ile akraba olduğu, dernek yönetiminde olan bir kişinin de sanığın avukatlarından biri olduğu ortaya çıktı. Ancak anne A.Ş ve Avukatı Tülay Bekar vazgeçmedi. Çalmadık kapı kalmadı ve nihayet Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı dosya ile ilgilenmeye başladı.

Bakanlığa bağlı rehabilitasyon merkezi ve Yenimahalle Devlet Hastanesi Çocuk İzlem Merkezi de bu süreçte çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığına dair kuvvetli şüphe olduğu, çocuğun babayla görüştürülmesinin uygun olmayacağı yönünde rapor hazırladı. Bu raporlarla üçüncü kez yapılan başvuruda da karşılarında yine aynı gerekçe duruyordu: “Kaydınız mükerrer, kovuşturmaya yer yok.” Yargıtay ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvurular da sonuçsuz kalınca, Adalet Bakanlığına kanun yararına bozma başvurusu yapıldı.

Ve nihayet 2 yıl sonra, 2016’da Adalet Bakanlığı “Kanun yararına bozma” kararı verince yargılama süreci başladı.

5 YILDA ÇIKAN KARAR 1 AYDA BOZULDU

Yargılama tam 3 yıl sürdü. Bu süreçte, anne ve Avukatı Tülay Bekar’ın hukuki girişimlerine rağmen, baba C.Ö.K. hiç tutuklanmadı. Nihayet, 5 yılın sonunda, 10 Temmuz 2019’da karar çıktı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, zincirleme cinsel istismar suçundan babaya 60 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Ceza 50 yıl 7 ay 15 güne indirildi. Hapis cezası 30 yıldan fazla olamayacağı gerekçesiyle de nihai ceza 30 yıl olarak belirlendi. Tam 5 yıl boyunca elini kolunu sallayarak dolaşan sanık baba nihayet tutuklandı.

Ancak yargılama esnasında bir türlü ilerlemeyen hukuki süreç istismar sanığı baba tutuklanınca birdenbire hızlanıverdi.

Dosya 14 Ekim 2020’de istinaf mahkemesine gönderildi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesi, rekor hıza imza attı ve gelen dosyayı iki hafta sonra, 31 Ekim 2020’de karara bağladı. 50 yıla mahkum edilen istismar sanığı hakkındaki karar usul yönünden bozuldu ve sanık 22 Kasım’da sadece 4 ay tutuklu kalmışken tahliye edildi.

İstinaf mahkemesinin kararına göre 2017’de KHK ile yapılan bir değişikliğe göre, daha önce takipsizlikle kapatılan dosyalarla ilgili dava açılabilmesi için sulh ceza hakimliğinden onay alınması gerekiyordu. Oysa dava 2017’den önce açılmıştı ve açıldığı dönemde sulh ceza hakimliğinden izin alınması şartı yoktu. Görevli mahkeme de yargılama sürerken izin alma gereği duymamıştı.

MAHKEME KARARINDA DİRENDİ: İSTİSMAR SUÇU SABİT

Hem Aile Bakanlığı hem de anne, sulh ceza hakimliğine gerekli yargılama izninin verilmesi için başvuru yaptı. Sulh ceza hakimliği bu izni verdi ve yargılama yeniden İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı.

Travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı adli tıp raporuyla belgelenen küçük kız, benzer süreçleri yeniden yaşadı. Ve nihayet davanın 1 Şubat 2021’de görülen dördüncü duruşmasında karar çıktı. Adli görüşme ve değerlendirme raporu, durum değerlendirme raporu, Ankara Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı raporu, kızın yaptığı çizimler, adli rapor, tutanaklar, bilirkişi raporları ve tanık anlatımlarını göz önüne alan mahkeme heyeti bir kez daha oy birliği ile sanığın “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçu işlediğine hükmederek 50 yıl 7 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar verdi.

Ve yine hapis cezası 30 yıldan fazla olamayacağı için 30 yıla indirildi.

AYNI MAHKEME, AYNI HEYET, YİNE BERAAT!

Tam bitti derken başa dönüldü. Daha önce bozma kararı verip sanığı beraat ettiren istinaf mahkemesi yeniden devredeydi. Mahkeme de aynıydı, heyette yer alan isimler de.

Dosya, 17 Mart 2021 tarihinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderildi. Mahkeme 20 Nisan 2021’de istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasına karar verdi, üstelik çocuğun “Zorla getirilmesi” yönünde karar çıkartıldı. ‘Zorla getirilme’ kararı bir süre sonra geri çekildi ve duruşma 17 Mayıs 2021’de yapıldı.

Duruşmada istismar sanığı C.Ö.K. daha önceki savunmalarını tekrar etti, yetmedi bir de ‘mağdur’ olduğunu söyleyip beraat talep etti.

Mütalaası sorulan savcı, çocuğun anlatımlarını da bu anlatımları doğrulayan raporları da kanıt olarak saymadı; sanığın cezalandırılmasına “Yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı”nı iddia ederek beraat talep etti.

Mahkeme heyeti de savcı ile aynı doğrultuda karar verdi ve İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin C.Ö.K. hakkında “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan kurduğu hükmü bozdu. İstismar sanığı babayı ikinci kez beraat ettiren mahkeme heyetine göre “Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğine dair her türlü şüpheden uzak, inandırıcı, mahkumiyet yeter nitelikte kesin delil elde edilmemişti.”


AVUKAT BEKAR: ‘SANIĞA İNANMIŞ BİRİLERİ’ YİNE DEVREDE
Anne A.Ş ve Avukatı Tülay Bekar dosyayı Yargıtaya taşımaya hazırlanıyor. Karara ilişkin değerlendirmesini sorduğumuz Avukat Bekar, her yıl binlerce dosyanın ilk derece mahkemelerinden sonra istinaf mahkemelerinin önüne gittiğini söylerken kararın 2 ay gibi kısa bir sürede İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin önüne geldiğine dikkat çekti.
“2 ayda beraat ve tahliye edilmesi korkunç bir şey” diyen Bekar, “Dosya 2 aylık kısa bir süre içerisinde nasıl incelendi? İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı yargılama neticesinde 30 yıl ceza vermesi ile sonuçlanan dosya nasıl olur da dosyaya tek bir yeni belge dahi eklenmemişken, ‘beraat’ ile sonuçlanır?” diye soran Bekar’ın ‘Sizin bu sorulara bir yanıtınız var mı’ sorumuza yanıtı ise şöyle:
“Benim 32 yıllık meslek yaşantımla açıklayabildiğim bir şey değil. Çocuk bu süreçte defalarca dinlendi, onu incittik, travmasını derinleştirdik. Buna rağmen çizimleri sorgulandı çocuğun. Gittik kriminal raporu aldık, bu dosyada esas açısından eksik bırakacağımız hiçbir şey yok, hepsi yapıldı, raporlar alındı, tanıklar dinlendi. Yerel mahkeme de böyle verdi kararını. Ama heyet bunlara inanmamış, neye inanmamış onu da söylemiyor. Gerekçeli karar da göreceğiz. Örneğin çocuğun abisinin anlatılarını, üniversite raporlarını nasıl dikkate almadılar bilmiyorum. Bu sorunun yanıtını hukukla veremiyorum ben. Anlaşılan o ki ‘Sanığa inanmış olan birileri yine devrede.”

 

HAYAT AĞACI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

Türkiye Barolar Birliği ve Baromuz işbirliği ile Denizli'de hayata geçirilecek  madde bağımlıları ile ailelerine hukuki ve sosyal destek sağlamanın yanında gençleri de çağın vebasına karşı bilinçlendirmeyi amaçlayan Hayat Ağacı Projesi'nin ilk bilgilendirme toplantısı 28 Şubat 2015 Cumartesi günü 14:00-18:00 saatleri arasında yapıldı.

 

Baro Başkan Yardımcımız Avukat Alpaslan ORUÇ' un açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, Türkiye Barolar Birliği  Hayat Ağacı Projesi Koordinatörü Avukat Tülay BEKAR' ın, İletişim Eğitmeni Ferda ÇAKMAKLIOĞLU' nun, Başkent Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Erhan BÜKEN' in, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Dr. Fahri Gökçen TANER' in, Ankara Barosu üyesi Avukat Değer GÜNGÖR' ün sunumlarıyla devam etti. Toplantıya Pamukkale Kaymakamı Sayın Veysel BEYRU, Avukatlarımız ve stajyerlerimiz katıldı.

 

CEZALAR DEĞİL DENETİM VE EĞİTİM YETERSİZ

Türkiye’de giderek artan kadına yönelik şiddetle mücadele yöntemleri, Gaziosmanpaşa ve Oran Soroptimist kulüplerinin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde birlikte düzenlendiği bir panelle masaya yatırıldı.

Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen panelde konuşan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fahri Gökçen Taner, kadına yönelik şiddet ve cinsel suçlarla mücadelede yetersiz kalan öğenin cezalar değil denetim ve eğitim olduğunu söyledi.

Çankaya Belediyesi Halk Sağlığı Merkezi toplantı salonunda düzenlenen panele konuşmacı olarak Türkiye Barolar Birliği Yaşam Ağacı Projesi Koordinatörü Avukat Tülay Bekar; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fahri Gökçen Taner, Türkiye Barolar Birliği Gelincik Projesi Uzmanı Avukat Meral Erdoğan ve Sosyal Hizmetler Uzmanı ve Aile Terapisti Demet Özgün katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Tülay Bekar, Türkiye’de Şiddetle Mücadelenin Tarihçesi’ni anlattı. Konuşmasının başında kadına yönelik şiddet olaylarını içeren haberler ve kamuoyunda tanınan isimlerin yaptığı ayrımcı açıklamaların yer aldığı bir sunum yapan Bekar,  erkek şiddetinin yeni bir kavram olmadığını ancak gelinen noktada, sadece erkek şiddetinden değil kadın haklarının ihlal ve tırpanlanmasından da bahsedilmesi gerektiğini söyledi. Kadına şiddet uyguladığı için ya da tecavüz suçlamasıyla hakim karşısına çıkan faillerin kravat takarak ceza indirimi almasının başta kadınlar olmak üzere toplum vicdanını yaraladığını kaydeden Bekar, kadın örgütlerinin işbirliğini artırması gerektiğini vurguladı.

CEZAYI ARTIRMAK SUÇU ÖNLEMEZ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fahri Gökçen Taner de, “Şiddetle Mücadelede Ceza Hükümleri – Cezaların Artırılması Mücadelede Etkin Bir Yol Mu?” başlıklı konuşmasında ceza hukukunun zannedildiği ya da arzulandığı kadar etkin bir kurum olmadığını söyledi. Ceza hukukunun son çare olması gerektiğini kaydeden Taner, çözümün cezaları değil eğitim ve denetimi artırmak olduğunu söyledi.

Yasalarda değişiklikle uyuşturucu ve cinsel saldırı suçlarında ceza artırımına gidildiğini de hatırlatan Taner, “aslında cinsel saldırı suçları hafif şekilde cezalandırılan suçlar değildi. Cezaların işe yaramasını sağlayan şey onların kaçınılmaz olduğunun hissedilmesidir. Hepiniz dikkat etmişsinizdir, trafik kameralarının konulmasından sonra kırmızı ışıkta geçme suçlarında çok ciddi bir azalma oldu. Çünkü insanların, arkadaşlarının eline ceza makbuzu gelmeye başladı. Cezaları artırmak bir çözüm değildir, çözüm denetim ve eğitimdir” diye konuştu.

KADINA ŞİDDETLE MÜCADELEDE DEVLET POLİTİKASI OLMALI

Ankara Barosu tarafından şiddet mağduru kadın ve çocuklara hukuki destek vermek amacıyla 2011 yılında başlatılan Gelincik Projesi hakkında bilgi veren Avukat Meral Erdoğan da Türkiye genelinde 20 binden fazla kadına ulaşıldığını, 4 yılda 25 bin civarında kadının telefonla kendilerine ulaştığını kaydetti. Türkiye’de şiddetin birincil mağdurunun kadınlar olduğunu kaydeden Erdoğan, kadına yönelik şiddetle mücadelenin samimiyetle yürütülen bir devlet politikası olması gerektiğini ifade etti. 

ANKARA BAROSU ÖNCEKİ DÖNEM BAŞKANI AV. SEMA AKSOY, BAROMUZU ZİYARET ETTİ

19/12/2017

Ankara Barosu önceki dönem Başkanı Av. Sema Aksoy Baromuzu ziyaret ederek Baro Başkanımız Av. Veli Küçük ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile görüştü.

Ankara Barosu avukatlarından Av. Gülten Ayana hakkında, 'Görevi yaptırmamak için direnme' suçundan Adana Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/347 Esas sayılı dosyasının duruşmasına müdafi olarak Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, Ankara Barosu önceki dönem Başkanı Av. Sema Aksoy, Baro Başkan Yardımcımız Av. Sabahattin Gümüş, Saymanımız Av. İlknur Önal ve Ankara Barosu avukatlarından Av. Tülay Bekar katıldılar. İlk duruşması görülen davanın sonunda, davranışın suç unsuru taşımaması nedeniyle beraat kararı verildi.

Duruşma sonrası Ankara Barosu önceki dönem Başkanı Av. Sema Aksoy, Baro Başkanımız Av. Veli Küçük'ü başkanlık makamında ziyaret etti.

Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, mahkemece ilk duruşmada verilen beraat kararından ve ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Mesleki konular, sorunlar, ülkemiz gündemine ve hukuk dünyasına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı görüşme sohbet ortamında ilerledi.

Ziyaret esnasında, Baro Başkan Yardımcımız Av. Sabahattin Gümüş, Saymanımız Av. İlknur Önal, Ankara Barosu Avukatlarından Av.Tülay Bekar ve Av.Gülten Ayana’da hazır bulundu. Ziyaret toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

50 MİLYONLUK SIZINTIYI YARGIYA TAŞIDIK

07 Nisan 2016


Büro-İş Sendikası bilgisayar korsanları tarafından 50 milyona yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kişisel bilgilerinin çalınmasını engellemeyen kişilerin cezalandırması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfus bilgileri veri tabanının çalınmış olması nedeniyle Büro-İş Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu,  Ankara Kulübü Derneği Başkanı Metin Özaslan, Ankara Barosu eski Başkanı Av. Sema Aksoy, Av. Tülay Bekar, Av. Serdar Öztürk, ERA Hukuk Bürosu ile birlikte sorumluların tespit edilmesi için kamu davası açtı.

Büro-İş Genel Başkanı Şahindokuyucu, “Bu bilgileri yayan, bu bilgilerin korunmasından ve saklanmasından sorumlu olup kasten veya ihmalen bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunma zorunluluğu doğmuştur” dedi.

Soma Çocukları ve Çalıkuşları Buluşmasını

Merhaba Dostlar,
 
Çalıkuşları Derneği olarak son  6 ayda çok şeyler yaptık yine dostlarımız ile.
Ama yaptıklarımızı yazma ve basına duyurma konusunda hep çok isteksizim dernek başkanı olarak.Yönetim kurulumuz ve üyelerimizde beni bu konuda eleştiriyorlar haklı olarak.
 
Geçen hafta çok hem de çok ağır misafirlerimiz vardı.Soma’dan 150 misafir ağırladık. Soma-Bilsem İlkokul-Ortaokul öğrencileri bizimleydi. 
 
SOMA ile gönül bağım,2014 yılı SOMA KATLİAMI sırasında MADEN KOMİSYONU BAŞKANI olarak defalarca SOMA’da olmam nedeniyle oluştu.ONLAR BENİ BEN ONLARI YÜREĞİMİZE ALDILAR-ALDIK.
...
Toplum içerisinde birbirimize destek vermek, yardım etmek, özellikle meslek sahibi bizler için vatandaşlık ödevidir. Sanıyorum yazmak istemememizin  ve yaptıklarımızı bildirmememizin nedeni ise “İYİLİK YAP DENİZE AT”atasözümüz gereğidir. 
 
Tüm Çalıkuşları Ailesine ve destek verenlere teşekkürlerimle;kısaca yapıp duyurmadığımız etkinliklerden bahsedersek:
-Hakkari,Durankaya Beldesi Şehit Teğmen Abdulselam Özatak Anadolu Lisesi öğrencilerinin tümüne mart ayında bot gönderdik. 
-Ankara,Mamak Emine Taşkent İlkokulu öğrencilerine “Nutuk” ,spor ayakkabı ve babet desteği verdik 23 nisan için. Okul idaresinin düzenlediği “Sıfır atık Projesinde”başarı gösteren 60 öğrenciye hamburger partisi düzenledik. 
-19 Mayıs 2022’de yıllardır çalıştığımız ve gözbebeğimiz olan, Suzan Mehmet Gönç Mesleki ve Teknik Anadolu lisesine spor ayakkabı desteği verdik. Bize güvenen ,inanan çocuklara ulaşmamızı sağlayan , okul idarecilerine ve öğretmenlere yürekten teşekkürler.
...
Şimdi gelelim ağırladığımız “Soma Çocukları ve Çalıkuşları Buluşmasını”anlatmaya.
 
 
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.49.55.jpg
 
 
 
4 ay önce planladığımız bu etkinlikte çocukların ve öğretmenlerin Ankara’ya  SOSYAL ve KÜLTÜREL ziyaret-özellikle ANITKABİR ZİYARETİ-yapabilmesi için 3 büyük otobüse ihtiyaç vardı. 
 
Yerel bir kurum otobüslerin bedelini kendisinin karşılayabileceğini söylemişti. Ziyaret tarihi olan 16 haziran 2022 tarihinden 2 hafta önce yakıt fiyatlarının artması sonucu ;
söz veren kurum otobüslerin bedelini  karşılayamayacağını söyledi. 
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.58.54.jpeg
 
 
 
 
 
Bir an iptal etmeyi düşündük lakin heyecanla Anıtkabir’ i ve ATATÜRK’Ü ziyareti bekleyen çocukları düşününce;neye mal olursa olsun yapmaya karar verdik. 
Öncelikle Soma’dan geliş-gidiş bir otobüs bedelini şahsen  karşılayan değerli kardeşim İbrahim Kadağan’ a yürekten teşekkürler. 
Aradım:”Kardeşim …….TL. gönderebilirmisin”
dedim.
-“Elbette ablam”dedi. Değerli dost Ali Şallı ile birlikte bir otobüs bedelinin büyük bir kısmını karşıladılar. 
 
Sevgili EMŞAV ailem ve Başkanı Sn.Abdurrahman Yılmaz’da geri kalan kısmı yine şahsen karşıladılar. 
 
Soma Belediye Başkanı Sn.Ali Tulup bey ,
“Çocuklarımız  için bir otobüs bedelini de  biz karşılarız” dedi yürekten...
 
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Sn. Nurettin Akçul’da,”onlar bizim çocuklarımız bir otobüs bedelini biz karşılarız;Çocuklarımızı sabah kahvaltı ile karşılayıp hediyelerini de veririz “dediler. 
 
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_17.57.15.jpeg
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_17.57.16.jpeg
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.49.58.jpeg
Kahvaltı sonrası çocuklarımız,
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş mekanı olan kurtuluş savaşı müzesi-yani 1.TBMM  ve Cumhuriyet kazanımlarının ,kanunlarının  birçoğunun inşa edildiği 2.TBMM -yani Cumhuriyet Müzesi’ni ziyaret ettiler. 
Müzeleri  gezmek için izin alan  ve rehber temin eden İyi Parti Genel Başkan  Yardımcısı  Sn.Şenol Sunat Hanımefendiye Yürekten Teşekkürler. 
 
Bu arada Rahmi Koç ve Etnografya Müzesi için jet  hızıyla izin alan Sevgili Arkadaşım Kültür Bakanlığı Daire Başkanı Sn.Sanem Arıkan’a da  teşekkürü unutmamalı.
 
 
WhatsApp_Image_2022-06-16_at_16.18.34.jpeg
 
WhatsApp_Image_2022-06-16_at_16.18.30.jpeg
 
 
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sn.Mansur Yavaş Gazipark-BelPa tesislerinde çocuklarımıza öğle yemeği ikram etti;ekibinin güler yüzlü hizmeti ile;minnet duyduk.
 
Çocuklarımızın Ankara’ya  Geliş sebebi  olan Ulu önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü resmi tören ile ziyaret;Çalıkuşları Yönetim Kurulu üyesi E. J. Kur. Albay Canfer Balçık refakatinde gerçekleştirildi. 
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.49.53.jpeg
 
Bu arada program dışında ,gelen misafirlerimizin lQ seviyesinin 130 -169 arasında olduğunu bildiğimiz için en üst yargı kuruluşu olan Anayasa Mahkemesi’ne ziyaret talebiyle ;Anayasa  Mah. Genel Sekreterliğine başvurduk. Sevgili arkadaşımız Elif Koçtaş’ın yardımı ile “YÜCE DİVAN” Salonunda çocuklarımıza yaklaşık bir buçuk saatlik bir tanıtım programı düzenlendi.
ÇOCUKLARIMIZIN SORDUĞU SORULAR İLK-ORTAOKUL değil HUKUK FAKÜLTELERİ seviyesinde idi ;BİZLER ŞAŞIRDIK ÇOCUKLARIMIZ değil.
...
 WhatsApp_Image_2022-06-22_at_18.02.50.jpeg
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_18.03.09.jpeg
 
Bütün program boyunca sıkıntıların çözümünü sağlayan sevgili asistanım Esra Kalaycıoğlu,
Stajyerim Anıl Balıkçı ,Büro-İş sendikası Onursal Başkanı Haydar Şahindokuyucu, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Sn. Ömer Faruk Sanal’a ;
yanımızdan program boyunca ayrılmayan 13 Mart Güvenpark Platformu Sözcüsü sevgili dost Faruk Dinç’e ,Emşav Teşkilat Başkanı  Sn.Hasan Çetin’e, Sevgili kardeşim Akademisyen -İş insanı Hasan Fatih Bingöl’e ,Sevgili Çalıkuşu Meral Zorkun’a teşekkürlerimiz sonsuz elbette.
...
Türkiye Maden İş Sendikası Başkanı Sn.Nurettin Akçul’un dediği gibi :”Soma Çocukları-ki yüzde sekseni maden işçisi çocuğuydu ve içlerinde de 301 maden şehit  çocukları da vardı.”
 
 
 
 
 WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.49.56_3.jpeg
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Sn.Ergün Atalay’da:
“Çocuklarımız bize de gelmeden hiçbir yere göndermem,otobüslere Ankara’dan çıkış izni vermem;onlar benim de  çocuklarım”diyerek;
Akşam yemeğinde, TÜRK-İŞ merkez binasında cocukları kucakladı tüm ekibi ile yürekten.
 
“Çalıkuşları”ismini dernek ismi olarak;
özellikle Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN,savaş zamanı cephelerde  yatmadan evvel  birkaç sahife okuması ve ATATÜRK’ÜN en sevdiği romanlardan biri olduğu için istemiştik arkadaşlarımla.
Emin olun Türkiye’de bir çok insan bilmez bu durumu ama çocuklar biliyor idi.
“NEDEN ÇALIKUŞLARI?”diye sorduğum anda cin  gibi-ilkokulda okuyan bir erkek çocuğumuz parmak kaldırıp:”ATATÜRK’ÜN en sevdiği romandı demez mi?
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.49.59_1.jpeg
 
Türk iş Yönetim Kurulu üyeleri ,Sn.Nurettin Akçul ve ben çocuklardan bir söz aldık. Bizim yaptığımız bu çalışmaları- programları,
Onlar da  büyüyüp meslek sahibi olunca GELECEKTEKİ ÇOCUKLARIMIZ için yapacaklar.Böylece bizim kurduğumuz gibi Onlar da  geçmiş şanlı tarihle,gelecek güzel günler arasında köprü olacaklar.
 
Bu arada Bİlsem  Okul Müdürü Sn. 
Umut Kocabıyık nezdinde tüm okul öğretmenlerine,çocuklar için gösterdikleri içten çabaları için en -en kocaman teşekkürler.”ATATÜRK’ÜN ÖĞRETMENİ” nasıl olunur gösterdiler bizlere.O’nların yetiştirdiği O çocuklar gelecek Türkiye Cumhuriyeti’nin Mimarları olacaklardır.
 
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_16.49.59.jpeg
 
 
Unutmamam gereken biri daha var Sevgili Duygu Çolak ve iki özel Yavrusu.Niçin benim için ÖZEL olduğu Duygu ile benim aramda kalsın...
 
Biri daha var Sevgili Funda’m.Önce Vatan Gazetesi’nde yayınlamak için programı;heyecanla yazmamı bekleyen...
 
İYİ Kİ VARSINIZ YAZDIKLARIM-YAZAMADIKLARIM.HATIRLADIĞIM-HATIRLAYAMADIKLARIM...
İYİLİĞİ-GÜLÜMSEMEYİ-GÜZELLİĞİ VE SEVGİYİ BÜYÜLTÜP-ÇOĞALTTINIZ-ÇOĞALTIYORSUNUZ YÜREKLERİNİZ ile...
 
Av.Tülay Bekar
 
WhatsApp_Image_2022-06-22_at_17.59.16.jpeg
 

.

Özbekistan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının 30. Yıldönümü etkinlikleri kapsamında, Özbekistan Büyükelçisi Sayın Alişer Azamhocayev'in ev sahipliğinde gerçekleşen bu güzel törene Era Hukuk Bürosu olarak katılım sağladik. Nazik davetleri  için çok teşekkür ederiz 

 

 

 

.

Çalıkuşları Derneği ve Era Hukuk Bürosu olarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sayın Kübra Güran Yiğitbaşı'nı makamında ziyaret ettik. Gelecek proje ve etkinliklerimiz ile ilgili görüştük. Nazik kabulleri için teşekkür ederiz.

 

BAŞKOMUTAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü ZİYARETİMİZ

Günaydın dostlarım!
Dün Anıtkabir’de ATATÜRK’Ü ziyaret ettik.
Deftere aşağıdaki yazıyı yazdım:
“Ey yüce ATATÜRK !
Bugün yine Türk Kadını, Türk Genci, Türk Erkeği kısaca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak huzurlarınızdayız.
Bugün 7 Mart,
“8 Mart Dünya Kadınlar gününün “bir gün öncesi.
Huzurlarınızda olan bizler ebedi istiratgahınızı  KADINLAR GÜNÜ vesilesi ile bugün ziyaret ettik.
Çünkü bizim kutlamamız gereken gün 17 Şubat 1926’da bizi birey, yurttaş yapan “Türk Medeni Kanunu’ un kabulü”günüdür.
8 Mart elbette ki önemlidir. Sosyal ve Sendikal haklarını almak isteyen 120 kadın işçinin ABD’de ki bir fabrikada yanarak feci bir şekilde can vermelerinin yıl dönümüdür.
25 Kasım elbette ki önemlidir. Diktatörlüğe karşı savaşan “Mirabel Kardeşlerin”vahşice katledildikleri gündür.
Yakın coğrafyamızda cereyan eden UKRAYNA- RUSYA Savaşı ve küresel çarkın acımasız döngüsü karşısında;  görev ve sorumluluklarımızın daha da arttığının bilincindeyiz. 
"Bir ülkenin gerçek anlamda bağımsızlığının; ancak Ekonomik, askeri ve siyasi alanda bağımsız olmakla mümkün olabileceğine" dair vasiyetine sımsıkı bağlıyız.
Çocuklarımızı; senin çizdiğin yolda, aydınlık ufuklara taşıma azim ve kararlılığındayız.
Biz Türk Kadınları sizin önderliğinizdeki gibi kurtuluştan, başarıdan güç alarak yolumuza devam edeceğiz;acı günlerimizi de unutmayarak.
Bu nedenle Türk Kadınının Türk Erkeği ile birlikte haklı olarak elde ettiği birey, yurttaş olduğu o KUTLU GÜNÜ BAYRAM olarak kutlayacağız.
Öyle bir gün ki 17 Şubat 1926,bütün dünya kadınları ve bütün dünya vatandaşları bizleri kıskanmıştı.
17 Şubat 1926 tarihini her 17 Şubat’ta coşkuyla kutlayıp, gençlerin de unutmaması için “Türk Yurttaşlık Bayramı” olarak kutlamaları  ve bayrağı devralmalarını sağlayacağımıza söz veririz.
 
Her daim yeniden yeniden öğreniyorum.
Aslında hepimiz o kadar yoğun bilgi dezenformasyonu içerisindeyiz ki ;
aydınlanmak biraz zaman alıyor.
Bu vesile ile sevgili kadınlar !
Nezihe Hanım,Nezahat Onbaşı,Gördesli Makbule,Kara Fatma ve nicelerinin kıymetli torunları KADINLAR GÜNÜNÜZ OLMASINI SAĞLAYAN YURTTAŞLIK GÜNÜNÜZ-GÜNÜMÜZ kutlu olsun...
 

EMŞAV VAKFI İLE ŞEHİTLERİMİZİN AİLELERİNE MORAL GÜNÜ

 

 

ŞEHİT YAKINLARI, GAZİ VE GAZİ YAKINLARININ SORUNLARININ TESPİTİ

Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı 26 Şube Şube Başkanı ve konuşmacı olarak katılım sağlayacak akademisyenlerimiz ile birlikte Şehit yakınları, gazi ve gazi yakınlarının sorunlarının tespiti; “şehit” , “gazi” kutsallarının hukuken tanımının yapılması ve düzenlenmesi için çalıştay gerçekleştiriyoruz.

EMİNE TAŞKENT İLKOKULUNA ZİYARETTE BULUNDUK

Çocuklarımızın geleceğe güvenle adım atabilmeleri adına fikirler yürüttük ve kısa zamanda gerçekleştireceğimiz projelerimizi belirledik. Nazik kabulleri ve misafirperverlikleri için Okul Müdürü Serkan KOÇOĞLU' na, Müdür Yardımcısı Deniz DEMİRKOL' a ve Sınıf Öğretmeni Nesrin YILDIRIM' a çok teşekkür ediyorum. Minik çocuklarımın gözlerinden öpüyorum..

ŞEHİT AİLELERİ İLE İFTAR YEMEĞİ

 21.04.2022' de Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı sayın Mansur YAVAŞ' ın Şehit Aileleri adına düzenlediği iftar yemeğine katılım sağladık. Nazik davetleri ve misafirperverlikleri için teşekkür ederim.

Av.Tülay Bekar

WhatsApp_Image_2022-05-23_at_17.29.26.jpg

Çalıkuşları Platformu: “Çalıkuşları umudun kanatlarıdır”

Bir sivil toplum kuruluşu olan Çalıkuşları Platformu, 3 yıldan bu yana hassas gruplar olan kadınlar, çocuklar ve kendi ülkelerindeki savaşlardan dolayı Türkiye’ye sığınan sığınmacılara yönelik çalışmalar yapan bir kuruluş. Platformun kurucularından Avukat Tülay Bekar...

IMG_4604.jpg

 

Bir sivil toplum kuruluşu olan Çalıkuşları Platformu, 3 yıldan bu yana hassas gruplar olan kadınlar, çocuklar ve kendi ülkelerindeki savaşlardan dolayı Türkiye’ye sığınan sığınmacılara yönelik çalışmalar yapan bir kuruluş. Platformun kurucularından Avukat Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu ile yaptığımız söyleşide platformun yakın zamanda hazırladığı projelere ilişkin bilgiler aldık.

Gazetemize Çalıkuşları Platformu’na ilişkin açıklamalarda bulunan av. Tülay Bekar ve Haydar Şahindokuyucu, hassas gruplara ilişkin çalışmalarına devam edeceklerini ifade ederek, “20 milyon çocuk var, her birine ulaşmamız imkânsız ama biz inanıyoruz ki bir tanesine bile dokunmak dalga etkisi yaratacaktır. Bunun için biz çalıkuşları umudun kanatlarıdır diyoruz” dediler.

“BİR TANE ÇOCUĞA BİLE DOKUNMAK DALGA ETKİSİ YARATACAKTIR”

ÖNCELİKLE ÇALIKUŞLARI PLATFORMU’NUN AMAÇLARINDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

Tülay Bekar: Çalıkuşu Atatürk’ün defalarca okumaktan zevk aldığı bir kitap. Bu bizim için çok önemli. Yola çıktığımızda da dedik ki hepimiz sıradanız, ama birlikte çok güçlüyüz. Kesinlikle amacımız gelecek nesillerin çağdaş bir ülkede Atatürk ilkelerine sahip çıkarak yaşayabilmelerini sağlamak. Bizim dönemin yaptığı hataları gelecek nesillerin de tekrarlamasını istemiyoruz. Biz çünkü hatalarımızı hep gelecek nesillere yükledik ve bu kesinlikle yaptığımız en büyük hatamızdı. Bundan dolayı çocuklarımızın hayal kurma haklarını onlara teslim etmek için çalışıyoruz. Bunu yaparken de hassas grupların hassasiyetlerini, çıkar amaçlı örgütleri kullanmalarına izin vermemek için çabalıyoruz. 20 milyon çocuk var, her birine ulaşmamız imkânsız ama ben inanıyorum ki bir tanesine bile dokunmak dalga etkisi yaratacaktır. Bunun için biz çalıkuşları umudun kanatlarıdır diyoruz.

Yakın zamanda hayata geçireceğiniz projeniz var ise bahsedebilir misiniz?

Tülay Bekar: En yakın projemiz 26-27 Aralık tarihlerinde Orhan Karaveli, Atatürk’ün hayatını anlatacağı projemiz olacak. Çünkü Orhan Karaveli 1930 doğumlu ve neredeyse Cumhuriyetle yaşıt. Atatürk’ü en iyi anlatacak isimlerden birisi, kendisi ayrıca Atatürk’le vakit geçirmiş ve Atatürk’ün saçlarını okşadığı kişidir. Kendisi hatta anılarının birinde annesinin kendisine sürekli sokağa tertipli, düzenli bir şekilde çıkmasını söylermiş. Nedeni ise Atatürk ile her an karşılaşma ihtimallerinin olduğundan dolayı imiş. Biz de Orhan Karaveli bir Ankaralı seymen olarak Atatürk’ü anlatacak en iyi isimlerden biri olduğu için 26 ve 27 Aralık tarihlerinde Ankara Kulübü ile birlikte Çalıkuşları Platformu olarak Atatürk üzerine söyleşi yapacağız.

Haydar Şahindokuyucu: Sinan Meydan ile de bir söyleşi hazırlığı içerisindeyiz. Sinan Meydan ise Turgut Özakman’ı kaybettikten sonra Türkiye’de tarih anlatabilecek nadir isimlerin arasında yer alıyor. Sinan Meydan da 26-27 Aralık tarihleri arasında yapılacak söyleşide yer alacak.

 

IMG_4608.jpg

Çalıkuşları Platformu olarak Kent Konseyi’nde de yer alıyorsunuz. Biraz bahsedebilir misiniz?

Haydar Şahindokuyucu: Çalıkuşları Platformu, Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne başkan olması ile birlikte başlayan katılımcı belediyecilik anlayışının bir sonucu olan ve giderek faal hale getirilen Kent Konseyi’nin üyesi oldu. Kent Konseyi de Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne fikri anlamda katkı sunan bir oluşum. Kent Konseyleri bir danışma organı gibi hareket ediyor ve bir yaptırım gücü yok. Mansur Yavaş’ın bu anlamdaki kararlı tutumu bizi de cesaretlendirdi ve bizde platform olarak konseyde yer almaya karar verdik.

Tülay Bekar: Kent Konseyi’ne eğitim, kadın ve çocuk konusunda katkı sunmayı planlıyoruz. Biz eğitim ile ilgili konularda farkındalık yaratmak ve bilinçlenmeyi sağlamak istiyoruz. Bunun için de çocukların tarihimizi doğru bir şekilde öğrenmelerini arzuluyoruz. Çocuklar ne zaman ki tarihi doğru bir şekilde öğrenirler onların içindeki bilme isteği de yaşamaya devam edecektir.

“KENT KONSEYİ’NE BAŞKENT’İN TARİHİ ÖNEMİ İLE İLGİLİ PROJELER SUNDUK”

Haydar Şahindokuyucu: Yerellerde ulusal kurtuluş mücadelesinde önemli roller üstlenmiş ama tarih henüz onları kaydedip gün yüzüne çıkartamamış birçok isim var. Yereldeki hikayelerde anıtlaşmış hikayeler var. Bu insanların hak ettiği değeri görmesi ve yerel ile tarihi bağlarının ortaya çıkması aslında ulusal birlik ve beraberliğe de müthiş bir katkı sağlayacaktır. Bunu da anlatabilmek gerekiyor. Oradan da hareketle küçük gibi gözüken ama aslında önemli olan hikayeleri paylaşmak gerekiyor.

Çalıkuşları Platformu olarak Kent Konseyi’ne Başkent’in ulusal kurtuluş mücadelesindeki öneminin ortaya konulması gerektiğini belirttik. Ankara bozkırın ortasında umutların yeşerdiği yerdir. Bu noktadan bakıldığında Ankara önemli bir şehirdir. Öte yandan günümüzde tarihe yeterince önem verilmiyor ve bu konu ile ilgili bir duyarsızlık hasıl oldu. Buradan hareketle bizde Ankara metrolarında tarihi bilincimizi artıracak projeleri Kent Konseyi’ne önerdik. Moskova metrolarını bilen bilir, metroda seyahat eden edebiyatın, tarihin içinde de seyahat eder. Ankara’nın raylı sistemlerinde günlük 500 bin kişi yol alıyor. Bu sürecin içerisinde kara betonlara bakmak yerine trenin hızına göre filmografik bir yapının metronun tünel duvarlarına yerleştirilmesi gerektiğini önerdik. Filmografik yapının içinde ise ulusal kurtuluş mücadelemiz, aydınlanma mücadelemiz ile ilgili bir senaryosu olan, fotografik olarak çalışılmış görüntülerin yer almasını önerdik. Sabahları somurtkan bir yüzle seyahat etmektense metronun duvarlarında tarihsel bilgileri fotografik olarak görmek eminim hepimize iyi gelecektir.

“ALIŞILDIK TARİH ÖĞRETİSİNİN DIŞINDA BİR TARİH ÖĞRETİSİNE İHTİYAÇ VAR”

Tarihimi Öğreniyorum isimli projenizden bahsedebilir misiniz?

 

IMG_4609.jpg

 

Haydar Şahindokuyucu: Tarihimi Öğreniyorum projesi Atatürk’ü, Cumhuriyet tarihini, kuruluş ve kurtuluş mücadelemizi anlatmak adına oluşturulmuş bir proje olarak yer alıyor. Bunu hem görsel hem de yazılı şekilde anlatmayı düşünüyoruz. Kurtuluş Savaş ulusal bağımsızlığın elde edilmesi noktasında birçok ülkeyi etkileyen bir savaştı. Çocuklar da tarihi bilgisayarlardan, televizyonlardan öğreniyorlar. Biz ise gelenekselleşmiş anma etkinliği ile tarih kitaplarına sıkıştırılan tarih anlatısının dışında bir tarih anlayışına muhakkak ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Yani alışıldık tarih öğretisinin dışında bir tarih öğretisine ihtiyaç var. Bunun için de savaşların geçtiği alanlarda o savaşları hissederek öğretmenin daha uygun olacağı kanısındayız. Örneğin Çanakkale’ye gidildiğinde oradaki uhrevi hava muhakkak sezinlenir. Bizim çocuklarımız neden tarihi böyle öğrenmesinler? Savaşların geçtiği yerlerde biz farklı bir tarih deneyimini özellikle lise çağındaki öğrencilerimize sunmak istiyoruz. Pilot proje olarak uygulanıp, yaygınlaştırılacak bir proje olacak. Çeşitli kurum ve kuruluşların da destek çıkması ile daha da büyütülecek bir proje olacak. Erzurum Kongresi’nin yapıldığı yerden tutun da Anıtkabir’e kadar uzanan bir proje planlıyoruz.

Tülay Bekar: Bu proje ile gençlerimize Sakarya Savaşı nerede yapıldı dediğimiz anda onlardan Sakarya’da yapılmıştır cevabını almamak için Tarihimi Öğreniyorum projesini büyütmek istiyoruz.

Son olarak ise Suzan Mehmet Gönç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bin öğrencisi olan bir okul. Çok fazla ikili anlaşma yaptık liseyle. Kişisel iletişim, sanat, hukuk ve adalet üzerine onlarla birçok çalışma yapacağız. Her hafta bir çalıkuşu derslere girerek bin tane öğrenci ile etkileşimde olacak. Nitelikli gönüllülerden oluşan bir kadromuz var ve bin öğrenci ile bahsettiğim kadromuz ilgilenecek.

Şimdilik projelerimiz bunlar ve Çalıkuşları Platformu olarak projelerimizi artırarak yol almaya devam edeceğiz. Size de ilginizden dolayı çok teşekkür ediyoruz. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Kahraman Avuklatlarımız

Sevgili dostumuz, gönlü güzel, gözleri gülen, vatan sevdalısı ve Önce Vatan Gazetemizin yazarlarından Avukat Tülay Bekar’ın tanıştırdığı, Avukat Gökçe Atabek ceza avukatı ve yazar. 2. Kitabı yeni çıktı, özellikle ihtiyacı olan insanların kalbine dokunuyor ve umut dağıtıyor, bu anlamda kahramanlar gözümde. Bir kişinin dahi dünyayı değiştirebileceği inancını taşıyoruz üçümüz de. Her şey hayalde başlar, inançla büyür, inanan kişilerin enerjisi ile gelişir ve gerçeğe dönüşür, işte bunun için de bu romanlar kıymetli. Ne demek istediğimi röportajın içinde daha iyi anlayacaksınız, keyifli okumalar sevgili dostlar ...


kahraman_avuklatlarimiz_h144729_ddf99.jpg

Sizi, sizden tanıyabilir miyiz ?

Tabi, tüm okul hayatım Ankara’da geçti, profesyonel olarak 5 yıl boyunca Voleybol oynadım, sonrasında da spor her zaman hayatımda kalmaya devam etti, beni ciddi şekilde disipline ettiğini düşünüyorum. 2013 yılında Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra stajımı bitirdim ve o yıllardan bu yana da Avukatlık mesleğini icra ediyorum. Ağırlıklı olarak Ceza davalarına bakıyorum. Halihazırda Atabek&Demiralay isimli hukuk büromuzun kurucu Avukatlarından biriyim. Elimden geldiğince de insanların kalbine dokunmaya gayret gösteriyorum. Yazı yazmak ise benim için küçüklüğümden beri gelen bir tutku. Bu nedenle yazmaya hep devam edeceğim.

Yazar ve ceza avukatısınız, yazarlık yönünüz, daha doğrusu 5.5 isminde romanınızı yazma nedeniniz, belki de mahkemelerin istediğiniz yani olması gereken haliyle sonuçlanmamasından kaynaklanan, size yansıyan ruhsal sıkıntıları bertaraf etmek için yazmış olabilir misiniz? Yazmak terapidir,rahatlatır. Sizin vicdanınız ve toplumun çoğu kesiminin vicdanı, yargısı ile bambaşka bir pencereden olayları irdelemeniz denilebilir mi?

Elbette yazmak terapi gibi, ancak benim için çok daha fazla şey ifade ediyor. Bizim mesleğimiz öyle bir meslek ki her gün gazetelerin 3. Sayfa haberlerinden okuduğunuz vahşetle yüzleşiyorsunuz. Benim için bu süreci yönetmek en başında oldukça zordu. Karşınızda kızı tecavüze uğramış bir anne ağlıyor, oğlu öldürülmüş bir baba isyan ediyor ve siz onların karşısında dik durup, onlara adalete ulaşmak için yapılması gerekenleri anlatmak zorundasınız. Kaldı ki adalet bazen geç tecelli ediyor, olması gerekenler olamayabiliyor. Bu yalnızca ruhsal bir sıkıntı olmaktan öte toplum olarak hepimizin sorunu aslında. Dönüp baktığınızda olması gereken adalet tecelli ettiğinde her şeyin çok daha güzel olacağını hepimiz biliyoruz. Ben ilk yıllarda çoğu kez ofisin bir odasına girip ağladığımı, geceleri rüyalarıma girdiğini hatırlıyorum. Zaman geçse bile asla alışmıyorsunuz ama duygularınızı kontrol altına almayı öğreniyorsunuz. Bu zor süreçte karşıma gelen her dosya sanki sırtıma bir tuğla bırakıp gitti. Yüklendikçe yüklendim. İşte yazmak burda benim için sanki o tuğlaları sırtımdan birer birer alıp kenara koymak ve insanların bir şeyleri görmesini sağlamak gibiydi. Toplumla paylaşmak ve biraz olsun bile ulaşabildiğim kadar insana farkındalık yaratmak istedim. Adalet açısından olması gerekene eriştiğimizde ne kadar güçlü olduğumuzu, her ne olursa olsun mücadelemizin artacağını anlatmak istedim.

Hayatlarında, yaşadıklarından dolayı, dibe vurduğunu hisseden insanlara, müvekkillerinize tekrar umudu ve vazgeçmemeleri gerektiğini nasıl anlatıyorsunuz?

Mesleğimi icra ederken müvekkillere verilecek olan adalet mücadelesinde ellerinden tuttuğumu ve bu süreçte her zaman onların yanında olacağımı hissettiriyorum. Bu her şeyden öte kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlıyor. En azından adalet önünde onlar için bir şeyler yapmaya çalışan birinin ya da birilerinin olması karanlığın ardından uzanan bir el gibi hissetmelerini sağlıyor. O eli de genelde tutuyorlar. Ama kitabımda da bunu olması gereken adalete erişilmesini sağlayarak yaptım. 5.5 isimli mahkeme her karaktere bence olması gereken adaleti dağıttı. Ayrıca verilen mücadele sonunda her ne yaşanırsa yaşansın ulaşmak istedikleri sonuca ulaşabileceklerini gösterdim. Önemli olanın her şeyden önce bu mücadeleyi mağdur ya da sanık olarak hiç fark etmez vermeleri gerektiğini anlattım.

Siz avukatlar, özellikle sevgili dostumuz ve Önce Vatan Gazetemizin yazarlarından avukat Tülay Bekar ve siz, benim gözümde kahramanlarsınız çünkü ihtiyacı olan insanların hayatlarına öyle dokunuyorsunuz ki resmen tekrar yaşamın değerli olduğunu hatırlatıp, tekrar kazanıyorsunuz o yaralı insanları, çok kıymetli bende bu, neler diyeceksiniz?

Öncelikle Av. Tülay Bekar benim için de bir kahraman. Siz bu büyük kelimeyi tarafıma da yönelttiğiniz için hem mahçup hem çok mutlu hissettim. Çok teşekkür ediyorum. Umarım yıllar sonra da onun gibi herkese elimi uzatabiliyor olurum. Bizler insanların kalbine dokunabildiğimiz, onlara yardım edebildiğimiz, ellerimizi uzatabildiğimiz bir mesleğin mensupları olarak her zaman elimizden geleni yapıyor ve yapmaya devam ediyor olacağız. Çünkü mesleğimin beni tatmin eden en önemli yanı bu.

Avukatlığı nasıl, neden seçtiniz ? Sevgili dostumuz, gönlü güzel, gözleri Gülen, vatan sevdalısı ve Önce Vatan Gazetemizin yazarlarından avukat Tülay Bekar ile yolculuğunuzu anlatır mısınız?

Yaklaşık 9-10 yaşlarında teyzem bir iş davası dolayısıyla beni adliyeye götürdü. Neden yanında gittiğimi hiç bilemiyorum, kesinlikle ısrar etmişimdir. Duruşma sırasını koridorda ilgili Mahkeme hakiminin görüş alanına giren bir bankta oturarak bekledik. Bu esnada hakim, burnunun ucuna düşmüş gözlükleri ve işaret parmağı ile bana doğru gel gel işareti yaptı. Bu sahneyi asla unutmadım. Korktuğum için hemen kafamı çevirdim, ancak daha sonra yanıma mübaşir geldi ve “Küçük hanım hakim bey sizi çağırıyor.” Dedi. Tüm korkumla kalbim ağzımda salona girdim. Hakim kürsüsüne çağırdı beni, aramızda ufak bir sohbet geçti, yaşım, büyüyünce ne olacağım gibi konular üzerine konuştuk. Sonra ceketinin iç cebinden bir kalem çıkardı ve bana uzattı, “Eğer bir gün hukuk okur, hakim, savcı ya da avukat olursan, ilk imzanı bu kalemle at.” Dedi. Ben o kalemi yıllarca sakladım. Ve gerçekten Avukat olduğumda da ilk imzalarımı bu kalemle attım. Hukuk okumamın en büyük nedeni bir hakimdir. Henüz öğrencilik yıllarındaydım, her zaman gittiğim bir cafe vardı, bir gün orda oturduğum esnada kafenin sahibi bir Ergenekon sanığının geleceğinden bahsetti. Çok heyecanlandım, Avukat olması benim için ayrıca heyecan vericiydi. İşte ilk tanışmamız bir gece o kafenin ılık bahçesinde gerçekleşti. O günü, ondan duyduklarımı hiç unutamam. Stajıma başlarken de hemen yanına gittim  ve benimle çalışmayı kabul etti. İyi ki de etti, 4 yıl boyunca birlikte çalıştık. Ona çok şey borçluyum ve her zaman minnettarım. Hep dile getirdiğim bir şey var. Ben bilmeden Av. Tülay Bekar’dan ve onun sayesinde dahil olduğum dosyalardan beslenmişim. İyi ki var.

Ölümün Gece Örtüsü isimli kitabınız da var, yazarlık nasıl başladı?

Evet Kasım 2019 tarihinde “Ölümün Gece Örtüsü” isimli ikinci kitabım da çıktı. O da 5.5 isimli kitabım gibi gerçek hayatlardan ilham alarak yazdığım bir roman. Ben küçüklüğümden beri hep bir şeyler yazardım. Yarım bırakılan günlüklerden ziyade bitirdiğim bir sürü günlük defterim var. Mesleğe başladıktan sonra duyduklarımı unutmak istemediğim için her zaman not ediyordum. Çünkü asla unutulmaması gereken konulardı. Sonra öyle çok birikti ki bir noktadan sonra bir şekilde bunu toplumla paylaşmak istedim. Av. Tülay Bekar’a sordum, beni her zaman yaptığı gibi yine çok destekledi. Onun sayesinde bugün bebeğim olarak gördüğüm iki kitabım var. Çok mutlu ve umutluyum. Umarım ulaştığımız insanlara söylediklerimizi anlatabiliyoruzdur.

Yaşam felsefeniz nedir?

Ön yargılı olma, iyi insan ol; vazgeçme ve her zaman gülümse. Çünkü önyargı yalnızca bizi kör eder. Ama iyi bir insan olup her şeye rağmen vazgeçmeden gülümsersek hem kendimize hem ulaşabildiğimiz insanlara faydalı oluruz. Ulaşabildiğimiz diyorum çünkü ben denizyıldızı hikayesine inanırım. Kıyıda belki kurtarılmayı bekleyen binlercesi olsa ve hepsini kurtaramayacak olsak bile birini alıp denize bırakırsak en azından o kurtulur. Bu benim için her şeyden önemli. Gücüm yettiğince birilerine faydalı olmak için elimden geleni yapıyor olacağım.

Ulu Önder Atatürk dünyada bir çok medeni ülkeden önce yurdumuzda, kadınlara seçme ve seçilme hakkı sağladı, ülkemizde kadınlarımız olması gereken yerde mi, hayal ettiğiniz yeri nedir?

Ulu Önder Atatürk bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeydi. Keşke ömrü bu kadar kısa olmasaydı. Çünkü eminim o halde biz kadınlar olarak olmamız gereken yerde olacaktık. Ama şimdi maalesef böyle olduğunu düşünmüyorum. Toplumda her gün kadına şiddet bu denli artarak devam ederken, hala itilip kakılan, güçsüz görülen, ötekileştirilen kadınlarımız varken bunu konuşmak bile yüreğime bir ateş düşürüyor. Aslında hayal ettiğimi yıllar önce Mustafa Kemal Atatürk söylemiş; Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. Umarım bir gün bu gerçek olur. Bunun için her şeyden önce kadınların eğitimi çok önemli, çünkü unutmamalıyız ki her suçlu ya da suçsuz evlat bir annenin evladı. Bu yüzden kadınları eğitmek toplumu eğitmektir. Zira dünyadaki her şey kadınların eseridir.

Hedefleriniz neler?

Her şeyden önce sosyal sorumluluk kapsamında inandığım ve ihtiyacı olduğunu gördüğüm insanlara hem hukuki hem de insani olarak yardım etmeye devam edeceğim. Yazmaya ve ulaşabildiğim kadar insana ışık olmaya devam edeceğim. Kitaplarımın ya da yaptıklarımın bir gün birilerine iyi geldiğini duymak benim için her şeyin ötesinde. Daha çok insana ulaşabilmek, daha çok yaraya merhem olmak, daha çok ihtiyacı olanların ellerinden tutmak ve toplumda daha çok kesime ulaşarak farkındalık yaratmak için sonuna kadar mücadeleye ve çalışmaya devam edeceğim.

Sosyal sorumluluk projeleri size yakın, bu faaliyetlerinizi de anlatır mısınız?

Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında bu zamana kadar Türkiye’nin 4 ilinde ki İlköğretim Okullarına Kütüphane Kurulması, Çeşitli Sosyal Sorumluluk Projeleri Hukuk Eğitimine katkı sağlayacak konferans ve seminer organizasyonları, Hukuk Fakültesi öğrencilerine geliri LÖSEV’e bağışlanmak organizasyon, Soma Yardım Kampanyası, Kadın Haklarına ilişkin Çalışma, Eğitim ve Etkinlikler, Van’a Yardım Kampanyası gibi bir çok projede yer almamın dışında Av. Tülay Bekar ile çalışmalar yaptım ve buna her zaman devam edeceğim. Halihazırda ayrıca mağdur olmuş ve ihtiyacı olan kadınlara gönüllü olarak hukuki destek vermeye ve onların Avukatlığını yapmaya da devam ediyorum.

Siz kitabınızda, 5.5’ da, kendi kurduğunuz mahkeme ile vicdanınızla olması gerektiği gibi sonlandırıyorsunuz ya davaları, bunun bir enerji ve algı yaratacağını da düşündünüz mü? Bu gerçek bir azımın başlangıcı olabilir belki de ...

Açıkçası 5.5 isimli henüz olmayan ama inandığım adaleti dağıtan o Mahkemenin bir gün gerçek olacağına inancım tam. Daha çok insana ve toplumun her kesimine ulaşırsam bunun kesinlikle bir enerji yaratacağına inanıyorum. Çünkü insanları aydınlatmak, farkındalık sağlamak ancak gerçek yaşamlardan ilham alındığında mümkün. Elimden geldiği kadar bu farkındalığı artırarak yaftalamalardan sıyrılan, mücadeleye her ne olursa olsun devam eden ve sevgi, saygı dolu bir topluma ulaşmamızı sağlayacak tek kişi bile olsa ikna etmek istiyorum. Çünkü biliyorum her zaman tek kişi dünyayı bile değiştirebilir.

Okurlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Öncelikle bu güzel sorularınız için çok teşekkür ediyorum. 5.5 ve Ölümün Gece Örtüsü isimli kitaplarıma tüm kitap satış noktaları ve online kitap satış mağazalarından ulaşabilirler. Umarım okuyucuların kalperine dokunur. Ben yeni kitaplarla karşılarında olmaya devam edeceğim. Umarım zevkle ve sevgiyle okurlar. İyi ki karşılaştık.

Önce Vatan Gazetesi

 

Avukat Yazar , Gökçe ATABEK

bdb86b61-6249-4980-9ce9-a5fa45cdda03.jpg

Sağlıklı Papatyalar - Canfer Balçık

ÇALIKUŞLARI ETKİNLİĞİMİZ PAPATYA DERGİSİ'NDE !

20181221_100358-min.jpg

28 Kasım 2018 Kanal B Günce Programımız

Önce Vatan Gazetesi, Papatya Dergisi'nde Yer Aldık!

Önce Vatan Gazetesi ,Papatya Dergisi bir sayılarında bana, bizlere ve Çalıkuşları'na yer verdiler. Gurur duyduk.
Funda Akosman Erman'a sonsuz teşekkürlerimle...

 

45548068_2100298753634231_4181658005667840000_n.jpg

Kurucu Avukatımızdan Ulusal Kanal Güvenpark Değerlendirmesi

Tandoğan Şehit Mucip Arıgan Ortaokulu Öğrencilerinin Dileği

http://m.anayurtgazetesi.com/haber/Cumhurbaskani-bizi-kabul-eder-mi/666797

Kanal B "Güncel Programımız"

Konumuz; "Cezaevlerindeki kadın ve çocukların durumu, sığınmacıların yaşamı"

Kanal B "Güncel Programımız"

MEHMEDİM PROJESİ ANAYURT GAZETESİN'DE

17352903_987174851384773_1214204533_n.jpg17356887_987176364717955_47014082_o.jpg

Antalya Konferansımız Bölüm 5

Antalya Konferansımız Bölüm 4

Antalya Konferansımız Bölüm 3

Antalya Konferansımız Bölüm 2

Kızılay Saldırısı Mağdurları '' Dava Açıyor'' !!!

Mehmedim projesi;
Vatan evlatlarının;
Boyun borcu...

 

 

KIZILAY_SALDIRISI_MAĞDURLARI.jpg

Mehmedim Projemiz Büyüyor!!!

 

Mehmed'im projesi büyüyor;

Aydın Baro Başkan'ımıza aynı amaçlı çalışmaları için,binlerce teşekkürler;

Av.Tülay Bekar

MEHMEDİM PROJESİ

IMG-20160318-WA0002.jpg

 

''MEHMEDİM PROJESİ'' NE HUKUKİ DESTEK SAĞLANMASI; ''ERA HUKUK'' OLARAK ÖNCELİKLİ VE ONUR DUYDUĞUMUZ GÖREVLERİMİZ ARASINDADIR.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü

MADENCİ AİLELERİYLE BİR ARAYA GELDİ

 

Manisa Baro Başkanı Ali Aslan Somalı avukatlar ve Ankara’dan gelen Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ender Ethem Atay, Danıştay önceki Başkanı Turgut Candan, Doç. Dr. Müslüm Akıncı, Yardımcı. Doç. Dr. Mehmet Ali Şuğle ve Avukat Tülay Bekar madenci aileleriyle bir araya gelerek bundan sonra yaşanacak hukuki işlemlerin neler olacağını anlattılar.

DSC_0029Manisa Baro Başkanı Ali Aslan konula ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi; “biz Manisa Barosu olarak olayın meydana geldiği günden beri hukukçu arkadaşlarımla beraber Somada adeta karargâh kurduk. Şehit madenci ailelerinin durumlarını görmek ve onlara yardım etmek için tüm hukukçu arkadaşlarımla beraber şehit madenci ailelerimizi yanında olduk. Olay bilindiği üzere Akhisar Ağır Cezada devam ediyor. Haziran’ın 15’ine kadar mahkeme ertelendi. Biz yine boş durmuyoruz. Bugün Soma’ya gelerek Belediye Encümen Toplantı Salonunda madenci ailelerimizle yine bir araya geldik. Kendilerine biz Manisa Barosu ve diğer hukukçu arkadaşlarımla beraber onlarında desteğiyle mağdur ailelerin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu olay insanın yaşama hakkını yok etmektir. Şimdi bu olayın hukuki yönü devam ediyor. Siz ailelerin en ufak bir sorununu bizlere bildirmenizi istiyoruz. Bizde olayın başından beri söylediğimiz desteği sizlere vermeye devam edeceğiz” dedi.

HABER:SOMA GÜNDEM GAZETESİ

Ulusal Kanal - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü - 3

Gündem Özel Yayını-3

Posted by Era Hukuk Bürosu on 25 Mart 2015 Çarşamba

Ulusal Kanal - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü - 2

Ulusal Kanal - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü - 2

Gündem Özel Yayını-2

Posted by Era Hukuk Bürosu on 25 Mart 2015 Çarşamba

Ulusal Kanal - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü -1

Ulusal Kanal - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü -1

 

Av. Tülay Bekar'ın da katıldığı Ulusal Kanal 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Gündem Özel Yayını-1

Posted by Era Hukuk Bürosu on 25 Mart 2015 Çarşamba